Examples of using "écoutant" in a sentence and their turkish translations:
öğrencilerinin ders dinlerken görüntüsünü
Dinlerken dilleri öğrenmeyi severim.
O müzik dinleyerek dikkatini dağıttı.
Biliyordum ki beni yargılamadan dinleyen biri
Ben radyo dinlerken her zaman çalışırım.
Çoğu kez müzik dinleyerek ders çalışırım.
Müzik dinlerken uyuyakaldım.
Çoban hikâyeleri dinleyerek büyüdüm.
Radyo dinlerken uyuya kaldım.
O müzik dinlerken bir mektup yazdı.
O, müzik dinlerken bir mektup yazıyordu.
Müziği dinlerken yemeği hazırlar.
Müzik dinleyerek kendime moral verdim.
Bir konuşma dinlerken başını sallama alışkanlığı vardır.
Radyoda müzik dinlerken araba kullandı.
Radyodaki İngilizce programlarını dinlersen bedava İngilizce öğrenebilirsin.
Bak, Mozart dinleyerek büyümüş domatesler!