Examples of using "Autant" in a sentence and their turkish translations:
Mümkün olduğu kadar çok okuyun.
Tabii şu sıralar çok değil.
İstediğin kadar çok ye.
çocuk nesillerini takip etmiyor.
Bildiğim kadarıyla, evet.
Neden bu kadar önem veriyorsun?
Çok fazla sigara içmemelisin.
Sana elimden geldiği kadar yardım edeceğim.
Elimden geldiğince çok çalışırım ama asla istediğim kadar çok değil.
Neden onunla bu kadar ilgileniyorsun?
İstediğin kadar çok al.
Kadınlar neden senden bu kadar nefret ediyor?
en iyi şekilde onu zenginleştiriyorsunuz
Onun sahip olduğu kadar çok paraya sahibim.
O, kazandığı kadar çok para harcar.
Tom niçin o kadar çok içiyor?
Tom'dan neden bu kadar çok nefret ediyorsun?
Bildiğim kadarıyla hayır.
Bu kadar fazla yemeyeceğim.
Hiç kimse bu kadar şanslı değildir.
Senin bildiğin kadarını biliyorum.
Senin bildiğin kadar biliyorum.
O, seni benim sevdiğim kadar çok seviyor.
Neden bukadar ödemem gerekir?
Elimden geldiği kadar çok biriktiriyorum.
Neden ondan bu kadar nefret ediyorsun?
Tom'u neden bu kadar çok seviyorsun?
Bana neden kızıyorsun?
Niçin öyle sinirlendin?
Bana verebildiğin kadar çok para ödünç ver.
Asla tekrar bu kadar geç kalma.
İstediğin kadar çok kurabiye al.
Nasıl bu kadar kilo verdin?
İstediğin kadar yiyebilirsin.
Hiç kimse senin tanıdığın gibi beni tanımıyor.
Ben de senin kadar bunu yapmak istiyorum.
Elimden gelen her yolu denedim
Ağzına olabildiğince çok şey tıkıştırmalı.
Yani şahsen benim o kadar param olsa
Burada olduğuna göre, başlayabiliriz.
Lucy benim sahip olduğum kadar çok sayıda arkadaşa sahip.
O kadar çok para asla görmemiştim.
"Rüzgar gibi geçti"yi okuyorum.
Çok fazla sigara içmemelisin.
İstediğiniz kadar alın.
Bu bir bilim olduğu kadar da bir sanattır.
Nadiren bu kadar öfkelenirim.
Bu kadar çok parayı harcadığıma pişmanım.
O mümkün olduğunca çok para biriktirmeye çalışıyor.
Çok bira içmeyin.
Çok yargılayıcı olmayı bırak.
O kadar çok gürültü altında çalışmak olanaksız!
Neden sporu bu kadar seviyorsun?
Tom'un o kadar çok harcamaması gerekir.
İstediğiniz kadar iç.
Tom'un sahip olduğu kadar çok sayıda kitabım var.
O, ona çok fazla çalışmayı durdurmasını tavsiye etti.
Bunun neden sizin için bu kadar önemli olduğunu sorabilir miyim?
Onun o kadar çok içtiğini bilmiyordum.
Sana yapabildiğim kadar çok yardımcı olacağım.
Senin sahip olduğun kadar çok sabra sahip değil.
O kadar çok yersen, şişmanlarsın.
Ona ihtiyacı olduğu kadar çok ödünç para ver.
Onunla o kadar çok ilgilendiğini bilmiyordum.
Bunun hakkında bu kadar çok nasıl biliyorsun?
Sana o kadar çok para veremem.
olabildiğince çok erkeği öğretmenliğe yönlendirmek.
Bu ürün için bu kadar ücret almamız doğru mu?
ya o kadar para nerde saklanır diye düşündüğümüzde
neden yarasalar bu kadar çok gündeme geliyor?
Bana seni öyle depresif yapan şeyi söyle.
Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Çok fazla yersen hastalanırsın.
- O kadar çok yemeyin. Şişmanlarsınız.
- O kadar çok yeme. Şişmanlayacaksın.
Kız kardeşi kadar çok çalışmaz.
Mümkün olduğu kadar çok bilgi almalıyız.
Buradan çıkın! Hepiniz!
Bu kadar kızma.
Eskisi kadar çok çalışmaz.
Elimden geldiğince çok görmek istedim.
Bu kadar çok parayı boşa harcadığım için üzgünüm.
Hem feni hem matematiği severim.
Bildiğim kadarıyla o bir suçlu.
Hem voleybolu hem de basketbolu severim.
Neden o kadar uzun sürüyor bilmiyorum.
O kadar çok bira içmem.
- O, benim sahip olduğum kadar çok sayıda pula sahip.
- O benim sahip olduğum kadar çok pula sahip.
Çalışmam gerektiği kadar çok çalışmıyorum.
Tom, Mary kadar yemez.
İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
Keşke bu kadar çok sorunların olmasa.
O, benim kadar çok kitaba sahip.
O çok fazla alkol almaktan kaçındı.
Seninki kadar çok deneyimim yok.