Translation of "Briller" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Briller" in a sentence and their turkish translations:

Ils font tout pour les faire briller.

günümüz elmas veya altın madencileri.

Susan fit briller les chaussures de son père.

Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

Le soleil et la lune avaient commencé à briller.

Güneş ve Ay parlamaya başladılar.

Nous avons vu la première étoile briller dans le ciel.

Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.

Tandis que les autres scintillent, ils peuvent briller en continu pendant une minute.

Diğer türler sadece yanıp söner. Bunlar ise bir dakikaya kadar hiç durmadan parlayabilirler.

- Susan fit briller les chaussures de son père.
- Susan fit reluire les chaussures de son père.

Susan babasının ayakkabılarını parlattı.