Translation of "Champs" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Champs" in a sentence and their turkish translations:

Ils travaillent aux champs.

Tarlalarda çalışıyorlar.

Il travaille aux champs.

O, arazide çalışır.

J'aime les fleurs des champs.

Kır çiçeklerini severim.

Sa famille travaille aux champs.

Ailesi tarlada çalışıyor.

Des gens travaillent aux champs.

Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.

Produisant constamment de nouveaux champs magnétiques.

sürekli yeni yeni manyetik alanalar üretiyor.

Le déplacement de ces champs magnétiques

bu manyetik alanların yer değiştirmesinin

J'aime errer à travers les champs.

Meralarda dolaşmayı severim.

Ces champs produisent de belles récoltes.

Bu tarlalar güzel ekinler üretir.

La maison est entourée de champs.

Ev tarlalarla çevriliydi.

Le cheval traversait les champs au galop.

At tarlalarda koştu.

Il regarda les vaches dans les champs.

O, tarladaki ineklere baktı.

Les agriculteurs sont occupés dans les champs.

Çiftçiler tarlada çalışmakla meşgul.

Les champs étaient couverts par la neige abondante.

Alanlar yoğun karla kaplıydı.

Sa maison est entourée de champs de tournesols.

Onun evi, ayçiçeği tarlalarıyla çevrilidir.

Il y a un chemin à travers les champs.

Tarlaların içinde bir patika var.

Des centaines de champs ont été submergés par l'inondation.

Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.

- À l'arrivée du printemps, ils labourent les champs et les sèment.
- À l'arrivée du printemps, ils labourent les champs et les ensemencent.

İlkbahar geldiğinde onlar tarlaları kazarlar ve tohumları ekerler.

Si Lise marchait à travers un de de ces champs

Lisa elmas arazisinde yürüyor olsa

Tony vit des champs verts et de petits villages calmes.

Tony yeşil tarlalar ve küçük, sessiz köyler gördü.

L'Avenue des Champs-Élysées est très belle et très élégante.

Şanzelize Caddesi çok güzel ve çok şıktır.

La rivière a débordé et inondé les champs qui l'entouraient.

Nehir kendi kıyılarını aştı ve çevresindeki alanları sel bastı.

Les noirs étaient contraints de travailler dans les champs de coton.

Siyah insanlar pamuk tarlalarında çalışmak için zorlandılar.

Bien sûr, cet événement est causé par le déplacement des champs magnétiques

tabi bu olay manyetik alanların yer değiştirmesinden kaynaklı oluşuyor

- Vous avez le clef des champs.
- Vous pouvez aller où il vous plaira.

İstediğiniz yere gidebilirsiniz.

Pas grand-chose à voir avec des choses comme les parallèles de vol et les champs magnétiques

Uçuşsal paralellik ve manyetik alan gibi şeylerle pek de alakası yok

Il n'a jamais eu l'occasion de faire ses preuves sur les champs de bataille décisifs de la guerre.

Hiçbir zaman savaşın belirleyici savaş alanlarında kendini kanıtlama fırsatı bulamadı.

Il était une fois un homme et sa femme. Ils n'avaient pas de maison. Ils vivaient dans les champs et dormaient aux pieds d'un arbre.

Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.