Examples of using "Cousin" in a sentence and their turkish translations:
Bu benim kuzenim.
- O, kuzenim değil.
- O benim kuzenim değil.
Avukat olan bir kuzenim var.
- Tom benim kuzenim.
- Tom, benim kuzenimdir.
Helen, bu benim kuzenim.
Luke, ben senin kuzeninim.
O, kuzenim değil.
Tom'un kuzeniyim.
Senin kuzenimle tanışmanı istiyorum.
Tom, Mary'nin kuzeni değildir.
Kuzenim, Paris'in kalbinde yaşıyor.
O benim kuzenimle evlendi.
Tom kuzenini öptü.
O, kuzeni ile birlikte kalmak için gitti.
Boston'dan kuzenim olan Tom bugün burada.
John erkek kardeşim değil fakat benim kuzenim.
O, kuzeninin başarısını kıskanıyordu.
Tom, bu benim kuzenim.
Kuzenimin büyük aksiyon figürleri koleksiyonu var.
Kuzenim benden biraz daha yaşlıdır.
Avukat kuzenim şu anda Fransa'da.
"Senin kuzenin nerede?" "O az önce ayrıldı."
O kuzeninin başarılarına imreniyordu.
Bu Tom'un kuzeniydi.
Kuzenim yarın evleniyor.
Kuzenim evimize yakın bir dükkânda çalışıyor.
Luke, ben senin kuzeninim.
Tom Mary'nin erkek kardeşi değildir. Onun kuzenidir.
Sadece birkaç gün önce kuzenin Tom'u gördüm.
Kuzenim sözünden dönecek bir insan değildir.
Kuzenim beni düğününe davet etti.
destek verir ve ittifak yemini eder.
Kendi kuzeni Hjorvard, kralın salonuna bir sürpriz, şafak saldırısı yaptı.
ve o anda o Makhlouf ile açık savaşa girdiğini Beşar Esad'ın
Kuzenim Teddy Fransızcayı üniversitede asıl branş olarak aldı ve bir yıl Paris'te okudu.
Kuzenim gelecek ay bir çocuk sahibi oluyor.