Translation of "Grandi" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Grandi" in a sentence and their turkish translations:

Google a grandi et grandi de cette façon.

Google bu şekilde büyüdü de büyüdü.

- Où avez-vous grandi ?
- Où as-tu grandi ?

Nerede yetiştin?

- Tu as grandi, Tom.
- Vous avez grandi, Tom.

Sen büyüdün, Tom.

J'ai grandi ici.

Burada büyüdüm.

Vous avez grandi.

Büyüdünüz.

- J'ai grandi par ici.
- J'ai grandi dans les environs.

Ben buralarda büyüdüm.

- J'ai grandi à la ferme.
- J'ai grandi dans une ferme.

Bir çiftlikte büyüdüm.

Leur fils a grandi.

Onların oğlu büyüdü.

Ses enfants ont grandi.

Onun çocukları büyüdü.

J'ai grandi à Yokohama.

Yokohama'da büyüdüm.

J'ai grandi sans père.

Ben babasız büyüdüm.

Tu as tellement grandi.

Çok uzun boylu oldun.

J'ai grandi en Australie.

Ben Avustralya'da büyüdüm.

- J'ai grandi dans une petite ville.
- J'ai grandi dans une bourgade.

Ben ufak bir kasabada büyüdüm.

J'ai grandi ici, à Detroit,

Siyahi kızlar için ideal görünümün

Et mes enfants avaient grandi.

ve çocuklarım artık büyümüştü.

La maison où j'ai grandi,

içinde büyüdüğüm ev,

Aujourd'hui, notre équipe a grandi,

Bugün takımımız büyüdü

Elle a grandi en Australie.

O, Avustralya'da büyüdü.

J'ai grandi à la campagne.

- Kırsalda büyüdüm.
- Taşrada büyüdüm.

J'ai grandi dans cette maison.

Bu evde büyüdüm.

J'ai grandi près d'une rivière.

Bir nehrin yakınında büyüdüm.

J'ai grandi dans ce quartier.

Ben o mahallede büyüdüm.

Avez-vous grandi à Boston ?

Boston'da mı büyüdün?

J'ai grandi près de l'océan.

Okyanusa yakın büyüdüm.

Tom a grandi au Canada.

Tom Kanada'da büyüdü.

Tom a grandi à Boston.

Tom Boston'da yetiştirildi.

- Il a grandi dans une petite ville.
- Il a grandi dans une bourgade.

Küçük bir kentte büyüdü.

- Je suis né et j'ai grandi ici.
- Je suis née et j'ai grandi ici.

Burada doğdum ve büyüdüm.

J'ai grandi dans une famille monoparentale.

Dolayısıyla tek ebeveynli bir ailede büyüdüm.

J'ai grandi dans une famille ouvrière

İşçi sınıfı bir aile içinde büyüdüm

J'ai grandi en regardant du catch

Babamla birlikte profesyonel güreş

J'ai grandi dans cette petite ville.

Ben bu küçük kasabada büyüdüm.

J'ai grandi dans une famille pauvre.

Fakir bir ailede büyüdüm.

Où avez-vous grandi, les mecs ?

Siz nerede büyüdünüz?

J'ai grandi en regardant les Pokémons.

Pokémon izleyerek büyüdüm.

Tom et Marie ont grandi ensemble.

Tom ve Mary birlikte büyüdüler.

Tom, tu as grandi si vite.

Tom, çok çabuk büyüdün.

J'ai grandi dans une petite ville.

Ben küçük bir kasabada büyüdüm.

Je n'ai pas grandi à Boston.

Boston'da büyümedim.

Où as-tu grandi en Australie ?

Avustralya'da nerede yetiştin?

Si j'avais grandi au Ghana, par exemple,

Gana'da büyümüş olsaydım,

J'ai grandi dans une famille de sociologues,

Toplum bilimcilerin olduğu bir ailede büyüsem de

Il a grandi dans un petit village.

O, küçük bir köyde büyüdü.

La jeune génération a grandi avec Internet.

Genç kuşak internetle büyüdü.

C'est la maison dans laquelle j'ai grandi.

Bu benim büyüdüğüm evdir.

Elle a grandi dans une riche famille.

O, zengin bir ailede büyüdü.

J'ai grandi dans une petite ville minière.

Bir maden kasabasında büyüdüm.

Tom a grandi dans une famille ouvrière.

Tom, işçi sınıfı bir ailede büyüdü.

J'ai grandi en écoutant les histoires des bergers.

Çoban hikâyeleri dinleyerek büyüdüm.

J’ai grandi avec Star Trek et Planète interdite.

''Star Trek'' ve ''Forbidden Planet''i izleyerek büyüdüm

Je suis née et j'ai grandi à Mumbai.

Mumbai'de doğdum ve büyüdüm.

L'environnement que vous avez grandi détermine votre caractère

büyüdüğün çevre senin karakterini belirler

Tu ne dois pas fumer avant d'avoir grandi.

Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.

Je suis né et j'ai grandi à Matsuyama.

Matsuyama'da doğdum ve büyüdüm.

Dans quelle sorte de ranch as-tu grandi ?

Ne tür bir çiftlikte yetiştin?

Tom a dit qu'il a grandi à Boston.

Tom Boston'da büyüdüğünü söyledi.

Je suis né et j'ai grandi à Boston.

Ben Boston'da doğup büyüdüm.

Je me rappelle la maison où j'ai grandi.

Büyüdüğüm evi hatırlıyorum.

J'ai grandi en mangeant de la nourriture japonaise.

Japon yemeği yiyerek büyüdüm.

J'ai grandi dans le comté de Kootenai, en Idaho,

Idaho'daki Kootenai County'de büyüdüm

J'ai grandi dans cette pièce remplie d’instruments de musique.

Ben bu enstrüman dolu odada büyüdüm.

- Il a grandi en Australie.
- Il grandit en Australie.

Avustralya'da büyüdü.

Tom a grandi dans un petit village de pêcheurs.

Tom küçük bir balıkçı köyünde büyüdü.

Tom a grandi en parlant et Français et Anglais.

Tom hem Fransızca hem de İngilizce konuşarak büyüdü.

Je suis né et j'ai grandi en Grande-Bretagne.

İngiltere'de doğdum ve büyüdüm.

Mon fils a grandi de cinq pouces l'année dernière.

Oğlum geçen yıl beş inç büyüdü.

Cet enfant a beaucoup grandi en peu de temps.

O çocuk kısa süre içinde çok büyüdü.

Ce n'est qu'après avoir grandi et travaillé sur les conflits

Yetişkin olup uyuşmazlık alanında çalışana kadar da

C'est ici que je suis né et que j'ai grandi.

Burada doğdum ve büyüdüm.

Un tiers des amis avec lesquels j'ai grandi sont morts.

Birlikte büyüdüğüm arkadaşlardan üçte biri öldü.

Il est né en Amérique et a grandi au Japon.

Amerika'da doğdu ve Japonya'da büyüdü.

Tom a grandi dans une petite ville, non loin d'ici.

Tom buradan uzakta olmayan küçük bir kasabada büyüdü.

J'ai grandi dans la banlieue blanche de l'Afrique du Sud ségréguée,

Ayrımcı Güney Afrika'nın beyaz banliyölerinde büyüdüm,

Mais on voit aussi la génération qui a grandi à TikTok

ama böyle yetişen nesli de TikTok'da görüyoruz

Nous avons grandi ce fait, grâce à nous, sommes venus ici.

Biz büyüttük aslında bunu,bizler sayesinde buralara geldi.

Lorsque j'entends cette chanson, je pense à l'endroit où j'ai grandi.

Bu şarkıyı dinlediğim zaman büyüdüğüm yeri düşünüyorum.

C'est qu'il y en a tant d'entre nous qui avons grandi en Europe,

ve kendisi olmasına izin verilmeyen bizlerin sayısının

Il y a donc en fait pire après avoir grandi un peu plus

yani aslında daha kötüsü de var biz de biraz daha büyüdükten sonra

Bien qu'elle ait grandi au Japon, elle parle quand même un anglais fluide.

Japonya'da büyümüş olmasına rağmen İngilizce'yi akıcı bir şekilde konuşuyor.

Qu'Asmaa a dû vivre dans un pays étranger. Elle a grandi dans l'une des

normal hayat Asmaa'nın en ünlü başkentlerinden birinde büyüdü

Elle a grandi au bord de la mer, et pourtant elle a horreur de nager.

Denize yakın yerde büyüdü fakat yüzmekten nefret eder.

Beaucoup de personnes de la génération de mon grand-père ont grandi dans des fermes.

Büyükbabamın kuşağındaki birçok insan çiftliklerde büyüdüler.

Son père est mort pendant la guerre donc il a grandi dans une famille monoparentale.

Babası savaşta öldü, bu yüzden tek ebeveynli bir ailede büyüdü.

«Maréchal Suchet, vous avez beaucoup grandi depuis que nous nous sommes vus pour la dernière fois!

"Mareşal Suchet, son görüşmemizden bu yana çok büyüdün!" İmparator

Depuis que j'ai grandi, je suis à la fois un moteur de recherche et un navigateur

Madem ben büyüdüm,hem arama motor'uyum hemde tarayıcım var

Les frères Vlad et Radu, fils de l'ancien Valachie prince Vlad II Dracul, ont grandi à la cour ottomane

Eski Eflak prensi 2.Vlad'ın oğulları Vlad ve Radu kardeşler, Osmanlı sarayında soylu bir

Est née dans une famille riche, a grandi et a étudié dans les universités les plus prestigieuses de Grande-Bretagne, qui a

zengin bir ailenin içinde doğan, İngiltere'nin en prestijli üniversitelerinde büyüyen ve okuyan,

Pour lui, le climat arctique d'Arkhangelsk était l'enfer sur terre, mais pour elle qui a grandi dans cette région, Arkhangelsk était un paradis sur terre.

Onun için, Arhangelsk'in arktik iklimi yeryüzündeki cehennemdi, ama o bölgede büyüyen diğeri için Arhangelsk yeryüzündeki cennetti.