Translation of "Inde" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Inde" in a sentence and their turkish translations:

À Mumbai, en Inde,

Mumbai, Hindistan'da...

- Je faisais un voyage en Inde.
- J'étais en voyage en Inde.

Hindistan'a bir geziye gittim.

Je suis allé en Inde.

Hindistan'da bulundum.

- Il est anglais mais vit en Inde.
- Il est Anglais mais habite en Inde.

O İngiliz ama Hindistan'da yaşıyor.

Rien qu'en Inde et en Asie,

Sadece Hindistan ve Asya'da,

Monsieur White est allé en Inde.

Bay White Hindistan'a gitti.

J'ai passé quelque temps en Inde.

Hindistan'da biraz zaman geçirdim.

- Il existe de nombreuses rivières en Inde.
- Il y a de nombreuses rivières en Inde.

- Hindistan'da birçok nehir var.
- Hindistan'da birçok nehir vardır.

Il est anglais mais vit en Inde.

O bir İngiliz vatandaşı fakat Hindistan'da yaşıyor.

Quel est le salaire minimum en Inde ?

Hindistan'da en düşük maaş nedir?

Le Bouddhisme prend sa source en Inde.

Budizm'in kaynağı Hindistan'dadır.

Environ 5 000 par an en Inde seulement.

Yalnızca Hindistan'da yılda 5.000 ölümden sorumlu.

Un jour, nous ferons un voyage en Inde.

Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.

Il est anglais, mais il vit en Inde.

O İngiliz ama Hindistan'da oturuyor.

Pour aller à un festival du film en Inde

Hindistan'da bir film festivaline gitmek için

Le célèbre édifice, le Taj Mahal, est en Inde.

Ünlü yapı Tac Mahal, Hindistan'dadır.

D'après la Société de Protection de la Faune en Inde,

Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre

Et cette année, nous commençons en Inde et en Éthiopie.

Bu yıl Hindistan ve Etiyopya'ya giriş yapacağız.

Il est un citoyen britannique, mais il vit en Inde.

O bir İngiliz vatandaşı, ancak Hindistan'da yaşıyor.

D'après le journal télévisé, un avion s'est écrasé en Inde.

- Televizyon haberine göre, Hindistan'da bir uçak kazası olmuş.
- TV haberine göre, Hindistan'da bir uçak kazası vardı.

Les vaches sont sacrées pour beaucoup de gens en Inde.

İnekler Hindistan'daki birçok insan için kutsaldır.

Mais une fois arrivé en Inde, il s'est passé quelque chose.

Ama Hindistan'a vardığımda bir şeyler oldu.

Il a économisé une petite somme d'argent et est allé en Inde

Küçük bir miktar para biriktirdi ve Hindistan'a gitti

D'après mes calculs, elle devrait être en Inde à l'heure qu'il est.

Benim hesaplamama göre, o şimdiye kadar Hindistan'da olmalı.

Elle est très connue à la fois en Inde et en Chine.

O hem Hindistan'da hem de Çin'de iyi tanınmaktadır.

Kenji a raconté à ses amis une histoire sur son voyage en Inde.

Kenji Hindistan yolculuğu hakkında arkadaşlarına bir hikaye anlattı.

En Inde, où les morsures de serpents tuent environ 46 000 personnes par an,

Yılanların yılda tahmini olarak 46.000 kişiyi öldürdüğü Hindistan'da,

Mère Thérésa était une sœur catholique qui vivait et travaillait à Calcutta en Inde.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.

Est de la Chine, ainsi qu'en Inde et au Japon. Dans le monde arabe, le

da sel olacak . Arap dünyasında küresel ısınma daha merhametli olmayacak

- Un gros tremblement de terre a eu lieu en Inde hier.
- Un gros tremblement de terre a secoué l'Inde hier.

- Hindistan'da dün büyük bir deprem meydana geldi.
- Dün Hindistan'da büyük bir deprem oldu.