Examples of using "Opposé" in a sentence and their turkish translations:
Tam tersi doğru.
Lincoln köleliğe karşı idi.
- O, tekellere karşıydı.
- Tekellere karşıydı.
O, planımıza itiraz etti.
Ben ona karşıyım.
Ben plana oldukça karşıyım.
Ben şiddetle bir uzlaşmaya karşıyım.
Tom'un buna karşı olduğunu biliyordum.
Aramızdan hiçbirimiz onun fikirlerini desteklemedik.
Ben savaşın her türüne karşıyım.
Ben şirketin iflas ilan etmesine kesin bir biçimde karşıyım.
Ben katılıyorum.
Babam konsere gitmemi onaylamadı.
Spor buna karşıt bir görüş sunuyor.
Büyük arabalarla trafiğe çıkan insanlara karşıyım.
Ben, plana karşı taban tabana zıtım.
Herkes ona karşı çıktı fakat her şeye rağmen Mary ve John evlendi.
Kongreden geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı kanunu veto etti.
Herkes ona karşı çıktı fakat buna rağmen Sally ve Bob evlendiler.
- Bu konuda çok güçlü hissediyorum.
- Bu konuda kendimi kuvvetli hissediyorum.
Böyle bir kişi karşı cinsinden biriyle karşılaşmaktan kaçınmak için çoğunlukla yolunun bir blok dışına gider.
Ben ağacın kesilmesine kesinlikle karşı çıkıyorum.
Mareşal Ney gibi, başlangıçta Napolyon'un sürgünden dönüşüne karşı çıktı, ancak rüzgarın hangi yönden estiğini gördü
Silah sahibi olan insanlara karşı değilim.