Translation of "Rougit" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Rougit" in a sentence and their turkish translations:

Elle rougit.

Kızardı.

- L'homme rougit.
- L'homme devint rouge.

Adam kızardı.

L'homme rougit comme un enfant.

Adam bir çocuk gibi utandı.

Il la vit et rougit.

O onu gördü ve yüzü kızardı.

Il la regarda et rougit.

O ona baktı ve kızardı.

Il rougit à cause de toi.

Onu utandırdın.

Elle rougit à cause de vous.

Onu utandırdın.

- Il rougissait facilement.
- Il rougit légèrement.

O biraz kızardı.

La noble comtesse d’Ahlefeld rougit et pâlit.

Ahlefeld'in asil Kontesi kızardı ve beti benzi attı.

- Elle rougit.
- Elle a rougi.
- Elle devenait rouge.

O kızardı.

Il pâlit de peur puis rougit de honte.

Yüzü korkudan kireç gibi oldu sonra utançtan kızardı.

De joie et de honte, elle rougit jusqu'aux oreilles.

Sevinç ve utanç ile o, kulaklarına kadar kızardı.

Marie rougit extrêmement, baissa la tête et ne répondit rien.

Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.

- Tom a regardé Marie et a rougi.
- Tom regarda Marie et rougit.

Tom Mary'ye baktı ve yüzü kızardı.

L'homme est le seul animal qui rougit. Ou qui ait besoin de le faire.

İnsan yüzü kızaran tek hayvandır. Ya da kızarması gereken.