Examples of using "Souffrent" in a sentence and their turkish translations:
öyküsüne tanıklık ettim.
Onlar sıtmadan çekiyorlar.
Onlar açlık çekiyorlar.
Maddî zorluklar yaşıyorlar.
İnsanlarsa ilaçları karşılayamadıklarından
şu anda depresyonla mücadele eden kişiler var.
özellikle siyahi kadınlarda kanserde.
Şu an tüm dünyada sadece yaklaşık 350 çocukta var.
Neden bu kadar çok insan benlik saygısından muzdarip?
İnsanlar çeşmenin suyunun kirli olmasından acı çekiyorlar.
45 yaşını geçmiş Amerikalıların %35'i kronik olarak yalnız.
Şu anda dünyada 1 milyar insan açlık çekerken, obezite ve diyabetten muzdarip olanların sayısı 2 milyar.
İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.