Examples of using "Angelegenheit" in a sentence and their turkish translations:
Meseleyi bana bırak.
Bu meseleyi nasıl görüyorsunuz?
Biz konuyu tartıştık.
O, benim meselemdir.
Bu, konuyu içinden çıkılmaz hale getiriyor.
- O onların işi.
- Onların işi bu.
Bu konuda bana yardım et.
Bu garip bir vakaydı.
O benim kendi işim.
Beni ilgilendirmez.
Bu çok kötü bir aşk ilişkisi.
Sorun tamamen halledildi.
Sorun senatörleri böldü.
Konuyu detaylı olarak açıkladı.
O, korkunç bir olaydı.
Meseleyi ona açıkladım.
Onlar olayı araştıracak.
Sanat ciddi bir şeydir.
Bu basit bir konuydu.
Onun yalanı konuları karıştırdı.
Evlilik ciddi bir konudur.
Bu mesele açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bu mesele seni ilgilendirmiyor.
Tom meseleyi Mary'ye açıkladı.
Bu kirli bir iş.
Bu son derece önemli bir mesele.
Konuyu daha ayrıntılı kontrol edeceğim.
O, meseleyi bana açıkladı.
O, meseleyi bana açıkladı.
İnternet ciddi bir iştir.
Mesele gerçekten zorluyor.
Bu son derece bir yerçekimi sorunudur.
Görüşecek önemli bir meselemiz var.
Bu çok önemli bir mesele olarak dikkate alınır.
Bu sorun çok önemlidir.
Bu konu bizim için son derece önemlidir.
Bu konuda hiçbir seçenek yoktur.
Bu çok ciddi bir konu.
Tom, Mary ile meseleyi tartıştı.
Bu çok karmaşık bir konu.
Bu sorun üzerinde çalışıyoruz.
O, sorun hakkında onunla konuştu.
Bu endişe verici bir problem.
Benim mesele ile bir ilgim yok.
O mesele hakkında zaten Tom'la görüştüm.
Fakat kuru ve sıcak havalarda sanki kilometrelerce sürerdi.
Ben konuyu yeniden değerlendireceğim.
Konuyu halletmeden bırakmamalıyız.
Konu hakkında birbirlerimizle tartışalım.
O konuda Anayasa Mahkemesi tarafından karar verildi.
Davadan vazgeçemem.
O, bu ülkenin iç işidir.
Tom konu hakkında Mary ile konuştu.
Meseleyi Tom'la tartışacağım.
Başka çaren yok.
Ne yazık ki, hiç kimse bu sorunla ilgilenmiyor.
Tom Mary ile meseleyi halletmeye çalıştı.
Bu konu hafife alınmamalıdır.
Aslında meseleyi sadece şifahen bildirebildim.
Bu konuda çok umutluyum.
Bu konuda sizinle aynı fikirde değilim.
O meseleyle ilgilenmemi istiyor musun?
Bu mesele hakkında konuşmak istemediğini düşündüm.
Bu mesele er ya da geç ele alınmalıdır.
Bu konuda sizinle aynı fikirde değilim.
- Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
- Bu konuda hiçbir bilgim yok.
O, benim meselemdir.
Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır.
Konu hakkında ona danıştım.
Aslında o, mesele ile ilgili çok az şey biliyor.
Bu hususla hiçbir ilgim yok.
Bu meselede sessiz kalamam.
Bütün bu şey için Tom'u suçlayamazsın.
Onun konuyla bir ilgisi var.
Bu konuyu toplantıda tartışacağız.
Konuyu iyice çalışmak gerekliydi.
Tom konuyu Mary ile görüşmek istemedi.
Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti.
Tom'un konuda hiçbir sözü yoktu.
Tom sorun hakkında Mary ile tartıştı.
Bu meseleyle alakalı görüşün nedir?
ancak Napolyon ile meseleyi çözemedi.
Bu konunun önemi aşırı vurgulanamaz.
Resmî iş için Osaka'ya gitti.
Tom'la zaten o konu hakkında konuştum.
Bu özel bir konu.
Acil bir konu hakkında seninle konuşmam gerek.
Tom olaya karıştığını kabul etmedi.
Yukarıda belirtilen hususlarda acil görüşünüzü talep ediyoruz.
Üç saat o konuyu tartışmamız için çok kısa.
O, gülecek bir mesele değil.
Dün gece bu konuyu hallettik sanıyordum.
Bu meselenin derhal halledilmesini istiyorum.
- Sizi ilgilendirmez.
- Bu sizi ilgilendirmez!
- Sana ne.
Şirket konuyu görüşmek için birkaç temsilci gönderdi.