Examples of using "Gespräch" in a sentence and their turkish translations:
Konuşmamızı kesme.
Bu konuşma kaydediliyor.
Biz iyi bir sohbet ettik.
Bu konuşma asla olmadı.
O, konuşmasına devam etti.
Konuşmamızı kaydettim.
O eğlenceli bir konuşmaydı.
Ben rahatlatıcı bir konuşma yaptım.
Neden bu konuşmayı yapıyoruz?
Bu sohbete gizlice devam edelim.
Tom konuşmaya devam etmek istemedi.
Tom konuşmamıza kulak misafiri oldu.
Konuşmanıza kulak misafiri oldum.
Bu iyi bir konuşma başlatıcısı.
Tom Mary ile röportaj yaptı.
O, şehrin dedikodusuydu.
Tom şehrin dedikodusuydu.
- Meryem ilgi odağı oldu.
- Meryem herkesin dilindeydi.
Daha önce bu konuşmayı yaptık.
Tom'la çok uyarıcı bir konuşma yaptım.
Onunla uzun bir konuşmam oldu.
O, müdürü görmek istedi.
Bu harika bir konuşma başlatıcısı.
Onun konuşmasını dinlemek her zaman hoş.
Tom'la uzun bir görüşme yaptım.
Az önce Tom ile konuştum.
Ben o sohbeti hatırlamıyorum.
Bu konuşmaya devam etmeyi tercih etmiyorum.
Tom her zaman biriyle konuşuyor.
Onunla hoş bir sohbet yaptım.
Konuşma diğer konulara geçti.
Mary ile olan görüşme münakaşa ile noktalandı.
Tom ve Mary kısa bir konuşma yaptı.
- Tom konuşmadan sonra daha iyi hissediyordu.
- Tom sohbetten sonra kendini daha iyi hissetti.
Konuşma üçe kadar sürüncemede kaldı.
Japonya'ya bir ödemeli arama yapmak istiyorum.
Her zaman konuşmamızı kesiyor.
O, konuşmaya konsantre olamadı.
Sadece öğretmeninle bir görüşmem vardı.
- Bu konuşmaya dışarıda devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- Sanırım bu konuşmaya dışarıda devam etmeliyiz.
- Bence bu konuşmaya dışarıda devam etmeliyiz.
- Bana kalırsa bu konuşmaya dışarıda devam etmeliyiz.
Tom John ve Mary'nin konuşmasına kulak misafiri oldu.
Beyefendi ile dostça bir konuşma yaptık.
Çocuk sürekli annesinin konuşmasını kesiyordu.
Her zaman konuşmamızı kesiyor.
Tom; Mary ve John'un sohbetine kulak misafiri oldu.
Bancus ve ben IRC üzerinde sohbet ettik.
Bu sohbetten çok şey öğrendim.
Tom konuşmaya devam etmenin zor olduğunu fark etti.
Konuştuğumuzu görmüyor musun?
Bay ve Bayan Ikeda Ken'in öğretmeni ile konuştular.
Tom konuşmayı sürdürmeyi zor buldu.
Politika hakkında yaptığımız konuşmadan gerçekten hoşlandım.
- Tom'la konuşurken çok eğlendim.
- Tom'la çok eğlenceli bir konuşmam vardı.
Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.
Üç sırtlan birbirlerini ikna etmeye çalışarak bir daire içinde oturdu.
Onunla bir konuşmak istiyorum.
Birkaç dakika sonra, konuşmaya olan ilgimi kaybetmeye başladım.
Tom'la sohbet ettim.
Bir konuşmaya girdiğinde söyleyecek bir şeyin olmalı.
Fransızca konuşabilip konuşamaman bu konuşmayla tamamen alakasız.
Cuma günü meslektaşım beni sohbete tuttu, bu yüzden toplantıyı kaçırdım.
Kendime söz verdim, bir daha asla onunla konuşmayacağım.
İddiaların için bir kanıtın olmadığı sürece ben bu konuşmayı yapmıyorum.
Sadece "evet" ve "hayır" diyen biriyle bir konuşmayı sürdürmek zor.
Bu konuşmada yer almadım.
Mary bilgisayarında çalışıyor gibi davrandı ama aslında o, konuşmaya kulak misafiriydi.
Mary beni görmek istemiyor, fakat onunla konuşmak için bir bahane bulmak zorundayım.
Profesörüm ile konuşmamızda, bu şiir mirasının daha büyük bir saygıyı hak ettiğini anladım.
Bugün hala daha esprilere konu olan Da Vinci'nin şifresi muhabbeti o dönemlerde yaptığı bir eserle ortaya çıktı
Onunla konuşmaktan keyf aldım.
Seninle konuşmayı özlüyorum.
John odaya girer girmez Tom ve Mary konuşmayı durdurdu.
Görüşme ve bize ayırdığınız zaman için çok teşekkürler.
Tom canının Mary ile konuşmak istemediğini söyledi.