Translation of "Tante" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Tante" in a sentence and their turkish translations:

- Er blieb bei seiner Tante.
- Er bleibt bei seiner Tante.

Teyzesinde kalıyor.

- Meine Tante ist bereits hier.
- Meine Tante ist schon hier.

Teyzem zaten burada.

Was macht deine Tante?

Teyzen ne iş yapar?

Tante, das ist Tom.

Hala, bu Tom.

Ich bin Toms Tante.

- Ben Tom'un teyzesiyim.
- Ben Tom'un halasıyım.

Wer ist deine Tante?

- Teyzen kim?
- Halan kim?

Mary ist meine Tante.

- Mary yengemdir.
- Mary teyzemdir.
- Mary halamdır.
- Mary bibimdir.
- Mary bibim olur.
- Mary halam olur.
- Mary teyzem olur.
- Mary yengem olur.

- Meine Tante ist an Leukämie gestorben.
- Meine Tante starb an Leukämie.

Teyzem lösemiden öldü.

- Meine Tante gab mir eine Kamera.
- Meine Tante schenkte mir eine Kamera.
- Meine Tante hat mir eine Kamera geschenkt.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

- Meine Tante kam auf einen Sprung vorbei.
- Meine Tante besuchte uns kurz.

Dün teyzem beni ziyaret etti.

- Sie wurde von seiner Tante aufgezogen.
- Sie wurde von ihrer Tante großgezogen.

O, teyzesi tarafından yetiştirildi.

- Er übernachtete im Haus seiner Tante.
- Er hat bei seiner Tante übernachtet.

- Geceyi teyzesinin evinde geçirdi.
- Geceyi halasının evinde geçirdi.

Seine Tante sieht jung aus.

Onun teyzesi genç görünüyor.

Meine Tante sieht jung aus.

Teyzem genç görünüyor.

Ich übernachte bei meiner Tante.

Ben halamlarda kalıyorum.

Meine Tante hat drei Kinder.

Teyzemin üç çocuğu var.

Meine Tante starb an Lungenkrebs.

- Teyzem akciğer kanserinden öldü.
- Halam akciğer kanserinden öldü.

Meine Tante hatte drei Kinder.

Teyzemin üç çocuğu vardı.

Er blieb bei seiner Tante.

O, teyzesinin evinde kaldı.

Sie wohnt bei meiner Tante.

O, teyzemde kalıyor.

Er bleibt bei seiner Tante.

Teyzesinde kalıyor.

- Ich werde bei meiner Tante übernachten.
- Ich werde im Haus meiner Tante schlafen.

Ben teyzemin evinde uyuyacağım.

Meine Tante gab mir ein Album.

Halam bana bir albüm verdi.

Meine Tante lebt in New York.

Teyzem New York'ta yaşıyor.

Er wurde von seiner Tante begleitet.

Ona teyzesi tarafından eşlik edildi.

Meine Tante hatte ein glückliches Leben.

Teyzem mutlu bir hayat yaşadı.

Sie sieht wie ihre Tante aus.

O, teyzesine benzer.

Meine Tante brachte mir Blumen mit.

Teyzem bana bazı çiçekler getirdi.

Meine Tante hat fünf Kinder großgezogen.

- Teyzem beş çocuk yetiştirdi.
- Halam beş çocuk yetiştirdi.

- Tante Yoko ist zu schwach zum Arbeiten.
- Tante Yoko ist zu schwach, um zu arbeiten.

Yoko teyze çalışmak için çok zayıf.

- Diese Puppe ist ein Geschenk meiner Tante.
- Diese Puppe ist ein Geschenk von meiner Tante.

Bu bebek teyzemden bir hediye.

Die Nichte sieht wie ihre Tante aus.

Yiğen teyzesine benziyor.

Die kranke Tante stieß einen Seufzer aus.

Hasta teyze iç çekti.

Akiko hat eine Tante, die Hana heißt.

Akiko'nun adı Hana olan bir teyzesi var.

Meine Tante ist die Schwester meines Vaters.

Halam, babamın kız kardeşidir.

Meine Tante ist seit zwei Jahren tot.

Teyzem öleli iki yıl oldu.

Die Schwester meiner Mutter ist meine Tante.

Annemin kız kardeşi benim teyzemdir.

Ich blieb drei Tage bei meiner Tante.

Üç gün teyzemin evinde kaldım.

Sie besuchte ihren Onkel und ihre Tante.

Amca ve teyzesini ziyaret etti.

Bringst du mich zum Haus meiner Tante?

Beni halamın evine götürecek misin?

Meine Tante hat das riesige Grundstück geerbt.

Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.

Meine Tante baut im Gemüsegarten Tomaten an.

- Benim teyzem bahçede domates yetiştiriyor.
- Benim halam bahçede domates yetiştiriyor.

Meine Tante hat mir ein Geburtstagsgeschenk geschickt.

Teyzem bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.

Wir waren letzte Woche bei meiner Tante.

Geçen hafta halamdaydık.

Meine Tante ist älter als meine Mutter.

Teyzem annemden daha yaşlıdır.

Eines Tages habe ich meine Tante besucht.

Bir gün teyzemi ziyaret ettim.

Nächsten Sonntag gehen wir unsere Tante besuchen.

Önümüzdeki Pazar teyzemizi ziyarete gidiyoruz.

Die Tante jenes Mädchens arbeitet bei uns.

Bu kızın teyzesi bizim evde çalışıyor.

- Die Frau von meines Vaters Bruder ist meine Tante.
- Die Frau des Bruders meines Vaters ist meine Tante.

Babamın erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

Die alte Tante meines Mannes wurde lebendig verbrannt,

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

Seine Tante kümmert sich tagsüber um seinen Hund.

Köpeğine gündüz halası bakıyor.

Ich bleibe bis auf weiteres bei meiner Tante.

- Şimdilik halamla birlikte kalıyorum.
- Şimdilik teyzemle birlikte kalıyorum.

Die Schwester von Vater oder Mutter heißt Tante.

Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.

Meine Tante hat mir einen neuen Rock gemacht.

Halam bana yeni bir etek yaptı.

Ich habe die Sommerferien bei meiner Tante verbracht.

Yaz tatilini teyzemin evinde geçirdim.

Die Vase, die er zerbrach, gehört meiner Tante.

Onun kırdığı vazo halamındı.

Ich werde bei meiner Tante in Kyōto wohnen.

Halamla Kyoto'da kalacağım.

Ich bin in Europa zufällig meiner Tante begegnet.

Avrupa'da teyzeme rastladım.

Mein Onkel und meine Tante leben in Frankreich.

- Amcam ve halam Fransa'da yaşıyor.
- Dayım ve teyzem Fransa'da yaşıyor.

Ich habe eine Tante, die in Osaka lebt.

- Osaka'da yaşayan bir teyzem var.
- Osaka'da yaşayan bir halam var.

Meine Mutter versteht sich gut mit meiner Tante.

Annem teyzemle iyi anlaşıyor.

Meine Tante schenkte mir zu Weihnachten ein Buch.

- Teyzem Noel için bana bir kitap verdi.
- Teyzem Noel hediyesi olarak bana bir kitap verdi.
- Halam Noel hediyesi olarak bana bir kitap verdi.
- Teyzem bana Noel için bir kitap verdi.

Meine Tante schrieb mir letzte Woche einen Brief.

Teyzem geçen hafta bana bir mektup yazdı.

Ich war letzten Monat mit meiner Tante dort.

Geçen ay teyzemle oraya gittim.

Ich habe ein besonderes Verhältnis zu meiner Tante.

Teyzemle özel bir ilişkim var.

Tom hat eine Tante, die im Gefängnis sitzt.

Tom'un cezaevinde bir teyzesi var.

Diese Dame, die mich besucht, ist meine Tante.

- Beni ziyaret eden bu bayan benim teyzemdir.
- Beni ziyaret eden bu bayan benim halamdır.

Meine Tante erfreute sich zeitlebens einer guten Gesundheit.

Teyzem hayatı boyunca iyi sağlığın tadını çıkardı.

Und Tante Mame sagte: "Das Leben ist ein Bankett" --

Auntie Mame ''Hayat bir ziyafettir'' demişti,

Tante Kelly hat uns heute auf ein Eis eingeladen.

Kelly teyze bugün bize dondurma ısmarladı.

Kann ich den Neffen des Ehemanns meiner Tante heiraten?

Teyzemin kocasının yeğeni ile evlenebilir miyim?

Mein Onkel ist schlank, aber meine Tante ist dick.

Amcam zayıf fakat teyzem şişman.

Mein Vater hat mir den Namen meiner Tante gegeben.

Babam bana halasının adını verdi.

Ich habe eine Tante, die in Los Angeles lebt.

Los Angeles'ta yaşayan bir teyzem var.

Ich habe eine Tante und einen Onkel in Boston.

Boston'da bir teyze ve amcam var.

Meine Tante zeigte mir, wie man guten Kaffee macht.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

Meine Tante trägt eine Brille, wenn sie Zeitung liest.

Teyzem gazete okurken gözlük takar.

Versprich mir, dass du bei Tante Maria bleiben wirst!

Bana Mary teyzeyle kalacağına söz ver.

Meine Tante behandelt mich, als ob ich ein Kind wäre.

Teyzem bana sanki bir çocukmuşum gibi davranır.

Ich bin dabei mit meiner Tante in Hawaii zu wohnen.

Hawaii'de halamla birlikte kalacağım.

Meine Tante wohnt in einem einsamen Haus auf dem Lande.

Teyzem kırsalda yalnız bir evde yaşıyor.

„Von wem sind diese Taschen?“ — „Sie sind von meiner Tante.“

"Bunlar kimin çantaları?" "Onlar teyzemin."

Tom ist bei seinem Onkel und seiner Tante groß geworden.

Tom halası ve amcası tarafından getirildi.

Ein Vogel hat auf das Auto von meiner Tante geschissen.

Bir kuş teyzemin arabasına kaka yaptı.

Die Frau, die er für seine Tante hielt, war eine Fremde.

Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.

Auf dem Computer meiner Tante habe ich jede Menge Viren gefunden.

Teyzemin bilgisayarında bir sürü virüs buldum.

Ist das nicht das gleiche Halsband, wie Tante Clara es trägt?

Bu kolye Clara halanın taktığı kolyenin aynısı değil mi?