Examples of using "Verabschieden" in a sentence and their turkish translations:
Ben veda etmek istiyorum.
Tom veda etmek istiyor.
Sadece vedalaşmak istedim.
Tom elveda demek istemiyor.
Veda etmeden gitme.
Tom'a veda etmeye gideceğim.
Hoşça kal demeden odadan ayrıldı.
Biz sadece vedalaşıyorduk.
Herkes Tom'la vedalaşıyor.
Vedalarda pek iyi değilimdir.
Tom'un veda etmeye fırsatı bile olmadı.
- Veda etmeye geldim.
- Veda etmek için geldim.
Hoşça kal demeden telefonu kapadı.
Hoşçakal, demeden gitti.
- Tom vedalaşmadan gitti.
- Tom hoşçakal demeden gitti.
Onu uğurlamak için havalanındaydım.
Onu uğurlamak için havaalanına gitti.
O hoşça kal demeden evden ayrıldı.
O, onu uğurlamak için tren istasyonuna gitti.
Vedalaşmadan gitmek istemedim.
Tom Mary'yi yolcu etmek için havaalanına gitti.
Vedalaşmak için geldim, Tom.
O hoşça kal demeden evden ayrıldı.
Vedalaşma şansım olmadı.
Bazı arkadaşlarla vedalaşmak zorundayım.
Tom veda etmeden evden ayrıldı.
Arkadaşımı uğurlamak için havaalanına gittim.
Tom veda etmek istedi.
Tom'la vedalaşayım.
Arkadaşımı yolcu etmek için istasyona gittim.
Onu uğurlamak için az önce havalanındaydım.
Tom vedalaşmadan evi terk etti.
John hoşça kal bile demeden gitti.
Veda etmeden nasıl gidebildin?
Onu yolcu etmek için havaalanına gitti.
O, onu uğurlamak için istasyona gitti.
Hoşçakal demek zorunda olsan bile sevmeye devam edebilirsin!
O beni istasyonda uğurlama zahmetine girdi.
O, beni yolcu etmek için Nikko'dan bütün yolu geldi.
Sadece amcamı uğurlamak için istasyondaydım.
O ayrılırken her zaman insanlara hoşça kal demeyi unutur.
Tom ağlamadan vedalaşabilip vedalaşamayacağını merak ediyor.
Tom canı eve gitmek istedi ve kimseye veda etmeden gitti.
Hayata elveda deyin!
Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.
O, veda etmeden ayrıldı.
Sanırım güzel kız utangaç genç adama veda edecek.
Bana veda etmeden gitti.
Amcam Amerika'ya gittiğinde, birçok kişi havaalanında onu görmeye geldi.
Bana veda etmeden gitti.
Tom'un veda etmeden gittiğine inanamıyorum.