1. Home
  2. Translation in context
  3. German-Turkish
  4. Verreisen

Translation of "Verreisen" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Verreisen" in a sentence and their turkish translations:

Ich werde verreisen.

Ben bir geziye gideceğim.

Wir werden gemeinsam verreisen.

Birlikte seyahat edeceğiz.

Willst du mit mir verreisen?

Benimle bir geziye çıkmak ister misin?

Möchtest du mit mir verreisen?

Benimle bir geziye gitmek ister misin?

Ich werde heute Abend verreisen.

Ben bu akşam bir geziye çıkacağım.

Ich möchte mit dir verreisen.

Seninle bir seyahate gitmek istiyorum.

Sie denkt darüber nach, zu verreisen.

Seyahate çıkmayı düşünüyor.

Sie hatte Angst, allein zu verreisen.

O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.

Ich überlege, ob ich verreisen sollte.

Bir geziye gitmeyi düşünüyorum.

Tom und Maria verreisen oft gemeinsam.

Tom ve Mary sık sık birlikte seyahat ederler.

- Ich habe Lust, zu verreisen.
- Ich habe Lust zu verreisen.
- Ich habe Lust, einen Ausflug zu machen.

Canım bir geziye gitmek istiyor.

Ich möchte gerne verreisen, habe aber kein Geld.

Seyahat etmeyi isterim ama hiç param yok.

Meine Eltern überredeten mich, nicht allein zu verreisen.

Annem yalnız seyahat etmemem için uyardı.

Mit Maria wollte ich schon immer mal verreisen.

Her zaman Mary ile seyahat etmek istedim.

Tom hat nicht genug Geld, um zu verreisen.

Tom'un seyahat etmek için yeterli parası yok.

Er hat nicht genug Geld, um zu verreisen.

Onun seyahat etmek için yeterli parası yok.

Du bist zu jung, um allein zu verreisen.

Tek başına seyahat etmek için çok gençsin.

Tom ist zu jung, um allein zu verreisen.

Tom yalnız seyahat etmek için çok genç.

Aber auf gar keinen Fall würde ich alleine verreisen.

Bir yolculuğa yalnız gitmemin kesinlikle imkanı yok.

Tom sagte, dass er nicht mit Maria verreisen will.

Tom Mary ile seyahat etmek istemediğini söyledi.

Ich möchte diesen Sommer verreisen, aber ich weiß nicht wohin.

Bu yaz seyahat etmek istiyorum ama nereye gideceğimi bilmiyorum.

- Wir werden mit dem Auto reisen.
- Wir verreisen mit dem Auto.

Biz arabayla yolculuk edeceğiz.

Tom und Maria haben weder Zeit noch Geld, um zu verreisen.

Tom ve Mary'nin tatile çıkmak için zamanı ya da parası yok.

- Reist du gern?
- Reist ihr gern?
- Reisen Sie gern?
- Verreisen Sie gerne?

Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.

- Ich habe nicht genügend Geld für eine Reise.
- Ich habe nicht genügend Geld, um zu verreisen.

Seyahat etmek için yeterince param yok.

- Ich werde nächstes Jahr nach Armenien verreisen.
- Ich werde nächstes Jahr eine Reise nach Armenien machen.

Önümüzdeki yıl Ermenistan'ı ziyaret edeceğim.