Examples of using "Ébren" in a sentence and their turkish translations:
Uyanık kal.
Onlar uyanıklar.
Biz uyanığız.
- Uyanığım.
- Ben uyumuyorum.
- Ben uykuda değilim.
Ben sabaha kadar uyanık kaldım.
Tom uyanık.
Uyanık kalmaya çalışmak zorundasın.
Uyanık kalmaya çalışıyorum.
Tom uyanık mı?
Uyanık kalmaya çalış.
Uyanık olan var mı?
Bilinçli rüyaların var mı?
- O beni gece uyanık tutar.
- O beni gece ayakta tutar.
Tom şimdi uyanık.
Dün gecenin büyük kısmında uyanıktım.
Ayık kal.
Uyanık kalamam.
Her ikimiz de uyanık kalmalıydık.
Kahve beni uyanık tutar.
Tom henüz tamamen uyanık değil.
Kendimi uyanık tutmak için bir bardak çay içtim.
Onlar yarın sabah 5.00'e kadar uyanık olmak zorunda.
Mary eve geldiğinde Tom uyanık değildi.
Tom kendini uyanık tutmak için birkaç fincan kahve içti.
MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız
Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.
Seni ne uyanık tutuyor?
Tom ve Mary hâlâ uyanık değil mi?
Dün gece ben hâlâ uyanıkken evim soyuldu.
Neden hâlâ uyanıksın?
Annem dün gece geç saatlere kadar ayaktaydı.