Examples of using "állapotban" in a sentence and their turkish translations:
Ben hamileyim.
Şu anda şoktayım.
Ne hâlde olduğumu görmüyor musun?
Çoğunun sağlık durumu seyahat için uygun değil.
Diş etleriniz kötü durumda.
Anahtar kapalı.
İçkinin etkisi altında araba sürme.
Normalde, bu bir sorun olmazdı.
Yerel sakinler şok içinde.
Çünkü kendimi o ana kadar ki en içler acısı halde buldum.
O, havasında değil.
Onlar binayı korudular.
Mary'yi bu durumda görmeye alışamıyorum.
hastaneyi geldiklerinden daha kötü terk ettikleri sonucuna varmış.
Annemin durumu, gözlerimin önünde her gün daha da kötüye gidiyordu.
Ekonomi perişan durumdaydı.
dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.
Tom, pahalı şarap ve ucuz şarap arasındaki farkı söyleyemez.