Examples of using "Attól" in a sentence and their turkish translations:
Ondan uzak durun.
Korkuyorum.
Maalesef yanılıyor olmalısın.
Maalesef geç kalabilirim.
Korkarım ki yapabileceğim en iyi bu.
Maalesef çok geç.
Korkarımki üşüttüm.
Ondan uzak durun.
Korkarım ki yağmur yağacak.
O bana fikrimi değiştirtti.
Ne yazık ki yapmam gereken işler var.
Maalesef Tom öldü.
İncinmekten korkar mısın?
Korkarım ki hiç deneyimim yok.
Maalesef yağmur yağacak.
plastik yüzünden ölüyor.
Maalesef şimdi gitmek zorundayım.
O yakalanma korkusuyla kaçtı.
Onun söylediğine mahcup oldum.
Maalesef bu yeterli olmayacak.
Maalesef zamanımız kalmadı.
Korkarım seçeneğimiz yok.
Korkarım bir sorunumuz var.
Maalesef Tom burada değil.
Tom gördüklerine şaşırdı.
Korkarım ki öyle.
O onunla evlenmek için isteksizdi.
O köpekten uzak dur.
Maalesef haklıydım.
Korkarım ki o hasta.
Korkarım ki araba kullanmana izin veremem.
Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
O anda tüm bakış açım değişiyor
paylaşmak istediği bir şey var mı?
Çoğu, okulu bırakıyor çünkü endişe içindeler;
Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
Tom, Mary'nin yaptığından dehşete kapıldı.
Maalesef o çalışmıyor.
Ne yazık ki seçeneklerini tükettin.
Korkarım ki bu zarar verecek.
Korkarım sana yardım edemeyiz.
Ben bunun olacağından korkuyorum.
Korkarım hiç zaman yok.
Tom hata yapmaktan korkuyor.
Biz ölmekten korkuyor muyuz?
Tom Meryem'le konuşmaktan korkuyor.
Aptal görünmekten korkuyordum.
Maalesef onların her ikisininde kötü bir ünü var.
O yoksul ölmekten korkuyor.
O köpekten uzak durun.
- Korkarım ki, hiç kahve kalmamış.
- Maalesef hiç kahve kalmadı.
Korkarım ki çok geç.
Korkarım geriye tek bir seçeneğimiz kaldı.
İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam
o düşünülemez şeyi yapmaktan beni alıkoydu
Maalesef onu çok iyi açıklamadım.
Maalesef davetinizi kabul edemem.
Maalesef pazartesi günü gidemeyiz.
Korkarım ki senin çevirin aşırı derecede kelimesi kelimesine.
Bir sorunumuz olabilmesinden korkuyorum.
Kaçınılamaz şeyden korkmak aptalcadır.
Sizi engelleyen, çok mutlu olmaktan alıkoyan bir şey var.
bunu aşmıştık, işimi kaybedeceğimi düşündüm
Natto kötü kokmasına rağmen, lezzetlidir.
Seni gördüğüm andan beri seni öpmek istiyorum.
Korkarım ki Tom seninle konuşmak istemiyor.
Ne kadar çok bildiğinden etkilendim.
Yarın maalesef sana yardım edemeyeceğiz.
Tom ne düşündüğünü açıkça söylemekten korkmaz.
Oradan uzak durun.
Sana yardım edemeyeceğimden korkuyorum.
Korkarım Tom bir daha yürüyemeyecek.
Konuşma tarzı sinirimi bozuyor.
Sanki gey olmak, daha az erkek olmanızı sağlıyor gibi.
Bu parçacığı yakın zamanda bulup bulamayacağımıza bakmaksızın
Ne yazık ki kötü haberim var.
O günden sonra, o bana asla selam vermeyecek.
Tom aldatılmaktan korkuyor.
Tom kendi kusurlarından bahsetmekten çekinmiyordu.
Mesika'da oğlu ve kendisinin öldürülmesinden korkuyordu.
''Hiçkimsenin seni sevmediğini bilsen iyi bir baba olabilir miydin?''
İhtiyaç duydukları eğitimi alamayacaklarından korkuyorlar.
ihtiyaç duydukları becerileri edinemediklerini söylüyorlar.
ve hareketlerini koordine edebilme kabiliyetleri olduğu hipotezini kurdum.
Sizin başarınız, sıkı çalışıp çalışmamanıza bağlıdır.
O, o kızar korkusuyla gerçeği söylemedi.
Beni suçlamak seni daha iyi hissettiriyorsa, dosdoğru git.
Tüm muharebeleri kazanıp da savaşı yine kaybedebilirsin.
Dan, Linda'nın planına katılmak için isteksiz kaldı.
Bir sorun hakkında düşünmemek onu uzaklaştırmaz.
O hiç sevilmeden ölmekten korkuyor.
Bu, beklediğimden farklı.
çocuk sahibi olma yeteneğimizle bağlantılı olduğu öğretildi.
alkolik annesine benzeyeceğinden endişelendiğini söyledi,
Kulağa tuhaf geliyor ama yine de doğru.
Onu uyandırma korkusuyla kımıldamadık.
Babanın kim olduğu umurumda değil. Hala benim emirlerime uymak zorundasın.
İyi görünümlü insanlar ne giyerlerse giysinler iyi görünümlüdür.
Benim hakkımda bilmen gereken bir şey hayattaki en büyük korkumun insanların fakir olduğumu öğrenmesidir.