Examples of using "Tele" in a sentence and their turkish translations:
Lütfen doldurun.
- Tokum.
- Ben tokum!
Tok musun?
Biz tokuz.
- Ben tokum.
- Doydum.
- Midem dolu.
- Karnım tok.
Bardağım dolu.
Tom'un birkaç dövmesi var.
engellerle dolu olabilir,
Öyle bir dünya ki, tuhaf yaratıklar...
Hayat doludurlar.
O iyi niyetlerle dolu.
Sürprizlerle dolusun.
Tom toktu.
- O kişi çok enerjik.
- O enerji doludur.
Tom toktur.
- Vücudumun her yerinde çürüklerim var.
- Vücudumun her yerinde çürükler var.
Hayallerini gerçeğe dönüştürerek ilerlediler.
Korku... ...ve hayret dolu...
Her otobüs doludur.
Beynim dolu.
Otobüs doluydu.
- Hayır, teşekkürler. Tokum.
- Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
- Tokum.
- Ben tokum!
- Midem dolu.
- Karnım tok.
Bende güzel fikir bitmez.
O, her zaman fikirlerle dolu.
O hâlâ enerji dolu.
Ben zaten tokum, teşekkür ederim.
Bar tıka bas doluydu.
Yapacak çok işim vardı.
Tom'un elleri dolu.
Üzgünüm, bugün doluyuz.
Tüm otobüsler dolu.
- Hoverkraftım müren dolu.
- Hoverkraftım yılanbalığı dolu.
Kovayı su ile doldurun.
Kova suyla doluydu.
Bardak şarap dolu.
Oda çiçeklerle dolu.
Onun gözleri gözyaşlarıyla doluydu.
Doğa gizemle doludur.
Deniz teknelerle doluydu.
Orman ağaçlarla dolu.
Hayat gizemlerle doludur.
Tom yine güven dolu.
Park insanlarla doluydu.
O, çok yaşlı olsa bile hayat dolu.
Gözleri doldu.
Onun kalbi mutluluk dolu.
Çocuklar enerji dolu.
Tom'un evi oyuncak dolu.
O kalabalıktı.
Duvar, yazılarla kaplıdır.
Ahır saman dolu.
Ondan bıktım!
Çayır yabani otlarla dolu.
Tom'un posta kutusu kartpostallarla doludur.
Geleceğin olasılıklarla dolu.
Ambarlar tahılla dolu.
Bardak su doludur.
- Evren gizemlerle dolu.
- Evren sırlarla dolu.
Benim sepet kitaplarla dolu.
Yol çukurlarla doludur.
Tom'un vücudunun her yerinde yanıkları vardı.
Dünya sorunlarla dolu.
televizyon ekranını bazen zorlukla görürdük.
Stadyum beyzbol hayranlarının akınına uğradı.
Ne yazık ki dünya idiot dolu.
Hayat niçin o kadar acı dolu?
Lavabo kirli tabaklarla dolu.
- Genç insanlar genelde enerji dolu.
- Gençler genelde enerji doludur.
Bu ev örümcek ağlarıyla dolu.
Ağzında yemek varken konuşma.
Ağaçlar meyve dolu.
Şu anda yapmam gereken çok şey var. Başka bir iş yapamam.
Tarih, acı hikâyelerle doludur.
Bu mağara yarasalarla dolu.
- Miden sözlerden dolu olmayacaktır.
- Lafla peynir gemisi yürümez.
- Lafla karın doymaz.
Neon mega şehirler ve uçan araçlar olacaktı.
Odası her zaman arkadaşlarıyla doludur.
Onların hepsi dolu olamaz.
Ağzın dolu olduğunda konuşmaman gerekir.
Pazar olduğundan park kalabalıktı.
Her şeyden gına geldi.
Bu tren kalabalık, bu yüzden bir sonraki trene binelim.
Bahçe güzel sarı çiçeklerle doluydu.
Japonya sürprizlerle dolu.
Bu bulvar araba ve insan dolu.
Bugün kendimi bomba gibi hissediyorum.
Bu filmi izleyemem, çok fazla şiddet var.
Kafam şu an başka şeylerle dolu.
Genç insanlar rüya, plan ve enerjiyle doludurlar.
Tom'un garajı hiç kullanmadığı şeylerle doludur.
Gökyüzü yıldızlarla dolu.
Kanun belirsizlikler ile dolu.
Şişe su ile doludur.
Tom kazara takım elbise giyen insanlarla dolu bir odaya yürüdü.