Translation of "Motivo" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Motivo" in a sentence and their turkish translations:

- Dammi un motivo.
- Mi dia un motivo.
- Datemi un motivo.

Bana bir sebep göster.

- Vorrei sapere il motivo.
- Io vorrei sapere il motivo.

Nedenini bilmek istiyorum.

Volevo sapere il motivo.

Sebebini bilmek istiyordum.

Che un motivo per sperare.

hem de umuda dair neden teşkil ediyor.

Io vorrei sapere il motivo.

- Sebebi bilmek istiyorum.
- Sebebini bilmek istiyorum.

Volevi vedermi per qualche motivo?

Bir şey hakkında beni görmek istedin mi?

Non vuoi sapere il motivo?

Sebebini bilmek istemiyor musun?

Tom non spiegherebbe il motivo.

Tom nedenini açıklamazdı.

- Per quale motivo sei venuto qui così presto?
- Per quale motivo sei venuta qui così presto?
- Per quale motivo è venuto qui così presto?
- Per quale motivo è venuta qui così presto?
- Per quale motivo siete venuti qui così presto?
- Per quale motivo siete venute qui così presto?

Buraya neden bu kadar erken geldin?

- Conosco il vero motivo per cui sei qui.
- Io conosco il vero motivo per cui sei qui.
- Conosco il vero motivo per cui è qui.
- Io conosco il vero motivo per cui è qui.
- Conosco il vero motivo per cui siete qui.
- Io conosco il vero motivo per cui siete qui.

Burada olmanın gerçek nedenini biliyorum.

L'altro mio motivo era la preoccupazione.

Bu ağı yaratmaktaki ikinci motivasyonum endişeydi.

Spiegò il motivo del suo ritardo.

O neden geç kaldığını açıkladı.

Pensi che sia questo il motivo?

Nedenin bu olduğunu düşünüyor musun?

Tom brontola sempre per qualche motivo.

Tom her zaman bir şey hakkında homurdanıyor.

Non sono mai arrabbiato senza motivo.

Sebep olmadan asla kızgın olmam.

Tom ti ha spiegato il motivo?

Tom sana bir neden gösterdi mi?

Non c'è motivo per aver paura.

Korkmak için hiçbir neden yok.

Diteci per quale motivo l'avete ucciso.

Onu neden öldürdüğünü bize söyle.

Sta complicando le cose senza motivo.

O sebepsiz daha zor şeyleri yapıyor.

Per quale motivo facciamo a botte?

Bizi yumruk yumruğa getiren neydi?

Stiamo cercando di scoprire il motivo.

Biz sebebini bulmaya çalışıyoruz.

- È fondamentalmente il motivo per cui sono venuto.
- È fondamentalmente il motivo per cui sono venuta.

Temel olarak gelme nedenim bu.

Ma non il motivo per cui attirano.

ama neden hikâyelerin cezbedici olduğunu değil.

Non abbiamo motivo di dipendere dagli aiuti

Çin'den ve Dünya Bankası'ndan borç para almak için

Per capire il motivo di tutto ciò,

Nedenini anlamak için

Non c'è motivo che lui si dimetta.

- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- Onun istifa etmesi için bir sebep yok.

Diteci per quale motivo li avete uccisi.

Onları neden öldürdüğünü bize anlat.

Ecco il motivo per cui l'ho fatto.

Bu yüzden onu yaptım.

Che continuate a tenervi per qualche motivo.

Yani bir nedenden ötürü tuttuğunuz bir şey.

È il motivo per cui molte persone vivono

Birçok insanın, arabada oturup dikiz aynasına bakan

Questo caso mi ha dato motivo di allarme,

Bu durumda benim için alarm çanları çaldı,

Se per qualche motivo dovessi fallire, ci riproverei.

Bazı nedenlerden dolayı başarısız olursam, tekrar denerim.

È per questo motivo che condivido la notizia.

Bu nedenle bu haberi paylaşıyorum.

Non c'è motivo per cui non debba farlo.

Onu yapmamam için bir neden yok.

Non so per quale motivo sei così triste.

Ne hakkında bu kadar üzgün olduğunu bilmiyorum.

Non c'è alcun motivo di andare nel panico.

Paniğe gerek yok.

Tom aveva un buon motivo per essere arrabbiato.

Tom'un kızgın olmak için iyi bir nedeni vardı.

Spiegami il motivo del tuo ritardo a scuola.

Bana okula geç kalma nedenini söyle.

- La ragione è chiara.
- Il motivo è chiaro.

- Sebep açıktır.
- Sebep açık.

Lui voleva conquistare il mondo. Per quale motivo?

Dünyayı fethetmek istiyordu. Neden?

E per qualche motivo, quel giorno, mi aprii, condivisi,

Ve herhangi bir sebepten, o gün, döküldüm, paylaştım,

È questo il motivo per il quale l'azienda esiste.

Şirketlerin var olmasının sebebi de bu.

E il Motivo per me fu tornare a competere,

Benim için hayatın anlamı devamlı mücadele etmekti,

Riescono a simulare colore, consistenza, motivo, pelle. È bellissimo.

Renk, doku, desen ve deri eşleştirebiliyorlar. Çok güzel.

Non riesco a ricordare il motivo di quella canzone.

- O şarkının melodisini hatırlayamıyorum.
- Şarkının melodisini hatırlayamıyorum.

Per qualche motivo, mi sento più vitale la notte.

- Kendimi nedense geceleri daha iyi hissediyorum.
- Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.

Qual è il vero motivo per cui sei qui?

Burada olmanın gerçek sebebi nedir?

Dammi un motivo per fare una cosa del genere.

Böyle bir şeyi yapmak için bana bir neden söyle.

Ma questo non è il motivo per cui sono qui.

Fakat burada olma nedenim bu değil.

E questo è il vero motivo dell'aumento dei rischi cardiovascolari.

ve artan kardiyovasküler riskin asıl sebebi de bu.

E per quale motivo tutti stiano reagendo in quel modo.

ve herkesin neden bu şekilde tepki verdiğini anlamıyor.

- Per quale motivo ti è piaciuto?
- Perché ti è piaciuto?

Onu niçin sevdin?

Se io ora vivo a Madrid, un motivo ci sarà!

Eğer şu anda Madrid'te yaşıyorsam kesinlikle bir nedeni var!

Tutto è nelle mani dell'uomo. Per questo motivo, lavale spesso.

Her şey insanın ellerinde. Bu yüzden onları sık sık yıka.

Tom ha probabilmente un buon motivo per non essere qui.

Tom'un muhtemelen burada olamamak için iyi bir nedeni var.

Non c'è alcun motivo di andare nel panico... per ora.

- Panik yapmaya gerek... henüz yok.
- Panik yapmak için hiçbir neden yok...henüz.

Tom non sapeva il motivo per cui Mary lo odiava.

Tom Mary'nin neden ondan nefret ettiğini bilmiyordu.

Hai un motivo speciale per cui vuoi andare in America?

Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?

Mancano di un ideale, un motivo per alzarsi la mattina.

Onların bir ideali sabahları kalkmak için bir sebepleri yok.

Per questo motivo ho quasi lasciato mia moglie in sala parto,

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

Qual è il vero motivo per cui non vuoi fare questo?

Bunu yapmak istememenin gerçek nedeni nedir?

- Sono qui per un'altra ragione.
- Sono qui per un altro motivo.

Başka bir sebep için buradayım.

- Per qualche motivo, mi sento più vitale la notte.
- Per qualche motivo, mi sento più vivo di notte.
- Non so perché mi sento più vivo di notte.

Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.

Non permetto ai sapientoni di partecipare al mio show per un motivo:

Konuşmalarımda uzmanların olmasına izin vermememin iyi bir nedeni var.

Questo è il motivo per cui i libri più importanti della storia

Bundan dolayı tarihteki en etkili kitaplar hikâye serileri

"Se per qualsiasi motivo mi do malato, la compagnia chiama la prossima

Eğer herhangi bir nedenle hastalık izni almak zorunda kalırsam, şirket listeden başka

- Non c'è ragione di avere paura.
- Non c'è motivo di aver paura.

Korkmak için hiçbir sebep yok.

Forse è questo il motivo per cui Tom oggi non è qui.

Belki Tom'un bugün burada olmamasının nedeni budur.

- C'è uno schema qui.
- C'è un motivo qui.
- C'è un modello qui.

Burada bir model var.

Tom non sa il motivo per cui Mary è andata a Boston.

Tom Mary'nin Boston'a gitme nedenini bilmiyor.

- Questo è il motivo per cui ieri non sono venuto.
- Questo è il motivo per cui ieri non sono venuta.
- Questa è la ragione per cui non sono venuto ieri.
- Questa è la ragione per cui non sono venuta ieri.
- Questo è il motivo per cui non sono venuto ieri.
- Questo è il motivo per cui non sono venuta ieri.

Dün gelmememin sebebi bu.

Penso che questo sia il motivo per cui Tom non ha nessun amico.

Sanırım Tom'un hiç arkadaşının olmamasının nedeni bu.

Ma ancora non ne abbiamo compreso il motivo. Forse è per attirare le prede.

Nedenini daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Belki de av çekmek içindir.

Era quello il motivo per cui ti avevo detto di non andare da solo.

Kendi başına gitmemen gerektiğini söylememin nedeni buydu.

Tom non ha detto a Mary il motivo per cui lei non gli piace.

Tom neden ondan hoşlanmadığını Mary'ye söylemedi.

- Le donne sembrano apprezzarlo per qualche motivo.
- Le donne sembrano apprezzarlo per una qualche ragione.

Her nedense kadınlar ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.

- Tom ha una buona ragione per evitare Mary.
- Tom ha un buon motivo per evitare Mary.

Tom'un Mary'den kaçınmak için iyi bir nedeni var.

Mio nonno fa attività fisica moderata ogni mattina, che è il motivo per cui è forte e sano.

Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.

Il tuo fidanzato è una persona problematica, però questo non è un motivo sufficiente per arrendersi o per interrompere la vostra relazione.

- Erkek arkadaşın sorunlu bir kişi ama bırakmak ya da kopmak için yeterince iyi bir neden değil.
- Erkek arkadaşın problemli biri ama bu onu bırakman ya da ilişkini bitirmen için yeterli bir sebep değil.

- La ragione per cui ho avuto un brutto voto è che non ho studiato.
- Il motivo per cui ho avuto un brutto voto è che non ho studiato.

Kötü bir not almamın nedeni çalışmamamdır.

Ma sapete, raccogliere tutte queste frasi e tenerle per noi sarebbe triste. Questo è il motivo per cui Tatoeba è aperto. Il nostro codice sorgente è aperto. I nostri dati sono accessibili.

Ama biliyorsunuz, tüm bu cümleleri toplamak ve kendimiz için saklamak hazin olacaktır. Ki Tatoeba'nın açık olmasının nedeni budur. Bizim kaynak kodumuz açıktır. Bizim bilgimiz açıktır.