Translation of "Orientale" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Orientale" in a sentence and their turkish translations:

Confine orientale.

.

- Sono interessato alla ceramica orientale.
- Sono interessata alla ceramica orientale.
- Io sono interessato alla ceramica orientale.
- Io sono interessata alla ceramica orientale.

Ben doğu çömlekçiliği ile ilgileniyorum.

- Sono cresciuto nella parte orientale di Boston.
- Io sono cresciuto nella parte orientale di Boston.
- Sono cresciuta nella parte orientale di Boston.
- Io sono cresciuta nella parte orientale di Boston.
- Crebbi nella parte orientale di Boston.
- Io crebbi nella parte orientale di Boston.

- Boston'un doğusunda yetiştirildim.
- Boston'un doğu tarafında yetiştim.

- Hanno esplorato il lago Tanganyika nell'Africa orientale.
- Loro hanno esplorato il lago Tanganyika nell'Africa orientale.
- Esplorarono il lago Tanganyika nell'Africa orientale.
- Loro esplorarono il lago Tanganyika nell'Africa orientale.

Doğu Afrika'da Tanganyika gölünü araştırdılar.

- Hanno perso la guerra sul fronte orientale.
- Persero la guerra sul fronte orientale.

Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.

Il Giappone è nell'Asia orientale.

Japonya Doğu Asya'dadır.

Prussia orientale sembrarono provocare un'offensiva russa.

bir Rus saldırısını kışkırttığı göründüğünde

La traduzione di Tokyo è "la capitale orientale".

Tokyo'nun çevirisi "Doğu başkenti"dir.

Come in Europa orientale, l'inquinamento in Cina è sempre peggio.

Çin'deki kirlilik Doğu Avrupa'da olduğu gibi gittikçe kötüleşiyor.

Sul Fronte Orientale, il Feldmaresciallo tedesco von Hindenburg lancia un'offensiva invernale,

Doğu Cephesinde, Alman Saha Mareşal von Hindenburg bir Kış Saldırısı başlattı,

Sul fronte orientale, il feldmaresciallo tedesco von Hindenburg lancia un'offensiva invernale

Doğuda,Alman Mareşal Von Hindenburg bir kış saldırısı başlatıyor ve

Venezia divenne la più grande potenza commerciale e navale nel Mediterraneo orientale.

Venedik, Doğu Akdeniz ticaretinde ve denizinde en güçlü devlet oldu.

Sul Fronte Orientale, i russi hanno fermato la loro lunga ritirata e stabilizzato la linea,

Doğu Cephesinde, Ruslar sona erdi. uzun bir geri çekilme ve çizgi stabilize,

Sul fronte orientale, i francesi lanciano la loro prima grande offensiva contro le linee tedesche

Batı Sınırında Fransızlar Almanlara karşı ilk büyük saldırıyı başlatır

- La Croazia è un paese nell'Europa sudorientale.
- La Croazia è un paese nell'Europa sud-orientale.

Hırvatistan güneydoğu Avrupa'da bir ülkedir.

- La Croazia è nella parte sudorientale dell'Europa.
- La Croazia è nella parte sud-orientale dell'Europa.

Hırvatistan Avrupa'nın güneydoğusunda yer almaktadır.

Lo tsez è una lingua caucasica nord-orientale parlata da circa 15,000 persone in Daghestan.

- Tsez dili, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkasya dilidir.
- Dido dili, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkasya dilidir.
- Didoca, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkas dilidir.

Per la sua sconfitta a Verdun, Falkenhayn viene cacciato, e gli eroi tedeschi del Fronte Orientale,

Verdun'daki yenilgisi için Falkenhayn görevden alındı, ve Almanya'nın Doğu Cephesindeki kahramanları,

Ha esteso il controllo francese della Spagna orientale con una serie di assedi di successo: a Lerida,

Bir dizi başarılı kuşatma ile doğu İspanya'daki Fransız kontrolünü genişletti: Lerida,

- La Croazia è situata nella parte sudorientale dell'Europa.
- La Croazia è situata nella parte sud-orientale dell'Europa.

Hırvatistan, Avrupa'nın güneydoğu kesiminde yer alır.

- La Croazia è un paese nella parte sudorientale dell'Europa.
- La Croazia è un paese nella parte sud-orientale dell'Europa.

Hırvatistan, Avrupa'nın güneydoğu kesiminde bir ülkedir.

- La Croazia è un paese situato nella parte sudorientale dell'Europa.
- La Croazia è un paese situato nella parte sud-orientale dell'Europa.

Hırvatistan, Avrupa'nın güneydoğu kesiminde yer alan bir ülkedir.