Examples of using "Piove" in a sentence and their turkish translations:
Her zaman yağmur yağıyor.
Yağmur yağıyor.
Burada sık sık yağmur yağar.
Orada yağmur yağar.
Yağmur yağıyorsa beni beklemeyin.
- Pazar gününden beri yağmur yağıyor.
- Pazardan beri yağmur yağmaktadır.
Burada çok fazla yağmur yağmaz.
Yağmur yağarsa, lütfen beni arayın.
Yağmur yağdığında, otobüse biner.
- Eğer yağmur yağarsa, o gelmez.
- Eğer yağmur yağarsa o gelmeyecek.
Yağmur yağmazsa, dışarı gidelim.
Yağmur yağarsa beni ara.
Yağmur yağıyor mu?
Dünden beri yağmur yağıyor.
- Hava yağmurlu.
- Yağmur yağıyor.
Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor.
Şimdi yağmur yağıyor mu?
Burada çok sık yağmur yağmaz.
Yarın yağmur yağarsa, evde kalır mısın?
Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağız.
Yağmur yağdığında, o hüzünlenir.
Yağmur yağsa bile gitmek zorundayım.
Yağmur yağarsa ne yapmalıyız?
Yarın yağmur yağarsa, gitmezler.
Yağmur yağdığında koşmayı seviyorum.
Bugün hava yağmurluydu yani o artık gelemez
Ben sadece yağmur yağdığında mutluyum.
Yarın yağmur yağarsa, biz gitmeyiz.
Geçen perşembeden beri yağmur yağıyor.
Yağmur yağmıyorsa gidelim.
Haziranda çok yağmur yağar.
Yağmur yağsa bile gideceğim.
Almanya'da çok yağmur yağar mı?
Okinawa'ya çok yağmur yağar.
Orada çok sık yağmur yağar mı?
Yağmur yağdığında bunalımlı olurum.
Yağmur yağmazsa dışarı çıkalım.
Yağmur yağdığı zaman otobüse biner.
- Eğer yarın yağmur yağacaksa, evde duracağız.
- Yarın yağmur yağacaksa, evde duracağız.
Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.
Niçin yağmur yağdığını oğluma açıkladı.
- Yağmur yağarken dışarı çıkmayı sevmem.
- Yağmur yağıyorken dışarı çıkmayı sevmem.
Yağmur yağsa bile, bisiklet sürmeye giderim.
Yağmur yağsa bile, o golf oynayacak.
Hâlâ yağmur yağıyor mu?
Bu gece şiddetli yağmur yağıyor.
Şiddetli yağmur yağsa bile gideceğim.
Yağmur yağarsa Tom gelmez.
İngiltere'de ne sıklıkta yağmur yağar?
Boston'da ne sıklıkta yağmur yağar?
Hâlâ yağmur yağıyor.
Yarın yağmur yağarsa, gitmeyeceğim.
İlkbaharda burada çok yağmur yağar.
Tom yağmurlu havalarda otobüse biner.
- Çok yağmur yağsa bile gitmek zorundayım.
- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağsa bile gitmek zorundayım.
Yağmur yağsa bile yine de parka gideceğim.
Genel olarak konuşursak, haziran ayında burada biraz yağmur var.
- Yarın yağmur yağarsa evde kalacağım.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
Öbür gün yağmur yağarsa evde kalacağım.
Yağmur yağarsa, oyun iptal edilir.
Yarın yağmur yağarsa, oraya araba ile gideriz.
Buralarda çok yağmur yağmaz.
Yağmur yağarsa sanat müzesine gideceğiz.
Yağmur yağsa bile toplantı devam edecek.
Yağmur yağsa bile Tom gitmek zorundadır.
Tom yağmur yağarsa bunu yapmaz.
- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.
- Sağanak şeklinde yağmur yağıyor.
- Şakır şakır yağmur yağıyor.
- Fena yağmur yağıyor.
- Tufan gibi yağmur yağıyor.
- Gök delinmiş gibi yağmur yağıyor.
Salı gününden beri yağmur yağıyor.
Her yağmur yağdığında çatı sızdırır.
Eğer yarın yağmur yağarsa oyun iptal edilecek.
Eğer yarın yağmur yağarsa toplantıya gitmeyeceğim.
Yağmur yağsa bile oyun oynanacak
Yağmur yağsa bile oyun oynanacak.
Her yağmur yağışında çatı sızar.
Yarın yağmur yağarsa, ben pikniğe gitmeyeceğim.
Yağmur yağdığı zamanlar dışında her gün yürüyüşe çıkıyorum.
- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.
- Şakır şakır yağmur yağıyor.
- Fena yağmur yağıyor.
- Tufan gibi yağmur yağıyor.
- Gök delinmiş gibi yağmur yağıyor.
Ne berbat bir hava! Bütün gündür yağmur yağıyor.
Yağmur yağdığında kalçamın ağrıdığının farkındayım.
Öğleden beri ara sıra yağmur yağıyor.
Şükür Tanrım, nihayet yağmur yağıyor.
Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.
Tom aşırı derecede yorulmuş. Yağmur yağıyor, hava soğuk ve İskoçya Birleşik Krallığın bir parçası olarak kalacaktır.