Examples of using "明らかだ" in a sentence and their turkish translations:
Kanıt açıktır.
Bu belli.
Onun suçlu olduğu açıktır.
Bu geminin batmış olduğu açıktır.
Onun seçimi kazanacağı açık.
Bu, onun yalan söylediğinin kanıtıdır.
Onun aşık olduğu herkese aşikar.
Onun onu yaptığı bellidir.
Onun hasta olduğu bellidir.
Mike'ın yanlış otobüse bindiği açık.
Bence Tom'un Mary'den hoşlandığı oldukça açık.
Senin hatalı olduğun bellidir.
İnsanların barışı savaşa tercih ettiklerinden şüphe yok.
Onun büyük bir hata yaptığı açık.
Onun yalan söylediği belliydi.
Şairin söylemek istediği açıktı.
Onun bir dahi olduğu herkes için açıktır.
Onun yorgun olduğu herkese açıktı.
Onun suça karıştığı belliydi.
Masum olduğu hepimiz için ortadaydı.
Onun hayal kırıklığı herkes tarafından biliniyordu.
Termal kameralar algıladıkları şeyi bize gösteriyor. Yavrunun yüzgecindeki sıcak kan.
Kadının sezgisi açıkça değerli bir özelliktir.
Bu gerçeğin ışığında, onun masum olduğu açıktır.
Sürücünün yeterince dikkatli olmadığı belliydi.
Amacın zaten çok belirli olduğu düşünülüp doğrudan formata geçiliyor.
Herkes için aşikardır ki, evlilik er ya da geç ayrılmayla sonuçlanır.