Examples of using "ところが" in a sentence and their turkish translations:
Ama işte,
Ancak son zamanlarda
Yüksekten korkar mısın?
Ama 11'de,
O kadar hızlı değil.
Onların ortak bir şeyi var.
- Ben meşgul yerleri seviyorum.
- İşlek yerleri severim.
Dennis'in kaba davranışları yoktur.
Bu kazak boynumu rahatsız ediyor.
Ama adil başlarken
Ama, işler o şekilde yürümüyor.
Şehrin bir Avrupa havası var.
Onun hakkında gizemli bir havası var.
Bu gece uyuyacak yerim yok.
Fakat; iyilik yapmaya, hatalarımızı geçmişte bırakmaya,
Tom hakkında neyden hoşlanıyorsun?
O biraz korkak.
Onun hakkında gizemli bir şey var.
Ama öyle görünmüyordu.
Ama yolculuğum esnasında bir yerde
O babasına benziyor.
Onlar bazı açılardan benzer görünüyorlar.
Kyoto'da görülecek çok yerler var.
Onun hakkında garip bir şey vardı.
Hiroshima'da Kuchiwa denilen bir yer var.
Onun giysisinin basitliğini seviyorum.
Onların birbirleriyle ortak yanı var.
Tom gidecek bir yeri olmadığını söyledi.
O kitaptan çok yararlandım.
Ben gençken onun küstah bir tavırı vardı.
Onun açık bir bilinci vardı.
Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.
Kaderin bir oyunu olarak
Fakat Hollywood beni öyle görüyor
Ama bunu menajerime söyleme cesareti bulduğumda --
Ama bu sefer, yeni bir ses duydum.
Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
Saflık onun tek özelliğidir.
- O, karanlıktan korkar.
- O, karanlıktan korkuyor.
Plan tatmin edici olmaktan uzaktır.
Başarısının çoğunu karısına borçludur.
Bu şehrin bazı kısımları çok çirkin.
Bir sorun var mı?
O televizyonda herhangi bir sorun var mı?
Orada görülecek birçok yer olduğunu düşünüyorum.
Onların gidecek başka yeri yok.
Hokkaido'da görülecek çok yer var.
Bu elektronik sözlük hakkında iyi şey taşımasının kolay olmasıdır.
O dergide ilginç bir şey bulmadım.
Kazayla ilgili tuhaf bir şey vardı.
Bana arabanı nereye park ettiğini hatırlamadığını mı söylüyorsun?
Tom bugün para ödendiğinden beri aşırı cömert.
Fakat belki de daha muhteşem olan başka bir sebep vardır.
Çocuk hakkında tuhaf bir şey var gibi görünüyor.
O hikaye gerçek olmak için çok olağanüstü.
Bizim kesinlikle ortak bir şeyimiz yok.
Ama kibar olma gereği hissediyorlar ve bu yüzden ilerleyemiyorlardı.
Ama umudu iptal etmek, inandığımız her şeye aykırıydı.
Tom ve benim ortak yanımız yok.
"Bir fincan kahveye ne dersin?" "Keşke içebilsem ama gitmek zorunda olduğum bir yer var."
Bir park yeri bulamadım.
İlk birkaç cümleyi anlayabildim ama onun konuşmasının gerisine Fransız kaldım.
- Japonya'da bir sürü güzel mekân var.
- Japonya'da çok sayıda güzel yerler vardır.
Buralarda görülecek çok yer var.
Kompozisyonunun birkaç hatası var.
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
O, evi özlediği için değil fakat parası kalmadığı için döndü.