Translation of "明らかに" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "明らかに" in a sentence and their turkish translations:

明らかに彼の責任だ。

Açıkçası, o suçlanacak.

明らかにトムの責任だ。

Bu açıkça Tom'un sorumluluğu.

明らかに君のミスだよ。

Gerçekte bu senin hatan.

明らかに彼はミスをした。

Açıkçası, o bir hata yaptı.

明らかに君の間違いだ。

- Açıkçası yanılıyorsun.
- Belli ki yanılıyorsun.

彼女は明らかに病気だ。

O açıkça hastadır.

パーティーは明らかに成功だった。

Parti belirgin bir başarıydı.

彼は明らかに潔白である。

Ondan şüphe edilemez.

彼は明らかに困惑していた。

O, açıkça utanmıştı.

明らかに彼は間違っている。

Açıkçası o hatalı.

‎驚きの生態が明らかになった

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

彼は明らかに有能な指導者だ。

O hiç kuşkusuz yetenekli bir lider.

明らかに、彼は嘘をついている。

Belli ki yalan söylüyor.

彼は明らかに嘘を吐いている。

O açıkça yalan söylüyor.

その全軌道を明らかにしました

tüm yörüngeyi anlamaya koyuldular.

明らかに とても特殊な手法です

Açıkçası, oldukça özelleştirilmiş bir araç.

‎それが明らかに 月明かりの平原

Şu ana dek. MEHTAPLI DÜZLÜKLER

明らかに誰かが嘘をついている。

Birisi açıkça yalan söylüyor.

明らかに彼は答えを知っている。

Cevabı bildiği kesindir.

トムって明らかにお金持ちだった。

Tom'un zengin bir adam olduğu belliydi.

彼女は明らかに40歳を超えている。

O, açıkça kırkın üzerinde.

明らかにこれが最も重要な点です。

Açık ki, en önemli nokta budur.

私は明らかに病人ではありませんが

açık bir şekilde hastaların krallığına ait değildim artık.

ビッキーは明らかに 問題を抱えていました

Vicky oldukça sorunlu bir çocuktu.

彼女は明らかに美人だが欠点もある。

Hiç kuşkusuz o bir güzel, ama onun hataları var.

彼は殺人事件の真相を明らかにした。

O, cinayet davası ilgili gerçeği ortaya çıkardı.

明らかに彼はそのような人ではない。

Açıkçası , o, o tür bir insan değil.

とうとう真実が我々に明らかにされた。

Sonunda, gerçek bizim için gözler önüne serildi.

悲しいかな 明らかになってしまいました

tarafsız bir açıdan son derece yanlış.

明らかに急激に成長しようとしています

çabucak büyümeye çalışıyor.

‎日が落ちると ‎街の広がりは明らかになる

Hava kararınca şehirlerin nasıl baskın çıktığı açıkça görülebiliyor.

そうする意志のあることを明らかにした。

Bunu yapmak istediğini açıkça belirtti.

彼は本心をなかなか明らかにしなかった。

Gerçekten ne demek istediğini açıklamaya çekiniyordu.

彼女は明らかにその結果に満足していた。

Sonuçlardan açıkça memnundu.

警察は事件の真相を明らかにするだろう。

Polis dava ile ilgili gerçeği ortaya çıkaracak.

時は虚偽のみならず真実も明らかにする。

Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.

にランヌの明らかに孤立した軍団を見つけたとき

Bennigsen, Lannes'ın görünüşte izole edilmiş birliklerini

彼女は明らかに私達のことを気にかけてない。

Onun bizi umursamadığı belli.

‎夜の観察によって ‎新たな行動も明らかになった

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

その計画の詳細がだんだん明らかになってきた。

- Planın ayrıntıları açıklanmadı.
- Planın detayları açıklanmadı.

虎次郎は、私を愛してることを明らかにしました。

Torajiro bana âşık olduğunu açıkladı.

明らかに彼女は生物工学についてよく知っている。

Şüphesiz, o, biyoteknoloji hakkında çok şey biliyor.

彼は明らかに日本で最も成功した実業家の一人だ。

O şüphesiz Japonya'daki en başarılı iş adamlarından biridir.

彼は彼女と結婚したいということを明らかにした。

Onunla evlenmek istediğini açıkladı.

彼は誰がそんなことを言ったのかを明らかにした。

Böyle bir şeyi kimin söylediğini açıkça belirtti.

彼は自分が刑務所にいたことを私に明らかにした。

Bana hapishanede olduğunu açıkladı.

その研究は、喫煙が健康を害することを明らかにした。

Çalışma sigara içmenin sağlığımızı mahvettiğini netleştirmiştir.

明らかに彼は私が言ったことを理解していなかった。

Söylediğimi anlamadığı açıktı.

ケイトの声は他の女の子の声とは明らかに違っています。

Kate'in sesi diğer kızlarınkinden açıkça farklı.

彼はプロのフットボール選手になる意志のないことを明らかにした。

O profesyonel bir futbol oyuncusu olmak niyetinde olmadığını açıklığa kavuşturdu.

トムさんは明らかにメアリさんの話を聞いていませんでした。

Tom Mary'nin ne söylediğini açıkça dinlemiyordu.

明らかに望んだ事をしていません 本当は何がしたいのか?」

Bu sana kasten yapılmadı. Ne yapmak istiyorsun ?"

- 火事の原因が明らかになった。
- 火事の原因は分かっていた。

Yangının nedeni biliniyordu.

彼はその計画には反対であるということを明らかにした。

Plana karşı olduğunu açıkladı.

彼がお金を盗む罪を犯したことが法廷で明らかになった。

Mahkeme onu para çalmaktan suçlu buldu.

- 白黒を明らかにしよう。
- 白黒はっきりさせようじゃないの。

Hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu açıklığa kavuşturalım.

明らかに 生きることに苦しむ この女の子を助けるどころか

acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

女性と男性の間には全く差がないことが 明らかになりました

ve kadınlarla erkekler arasında kesinlikle hiçbir farklılık bulamadık,

この件を明らかにするのを手伝っていただいて感謝してます。

Bu konuyu açıklığa kavuşturmak için yardımınıza minnettarım.

海流を含めた特徴などと 関係があることが明らかになりました

okyanus akıntıları ve diğer özelliklerle bağlantılı olduğunu görüyoruz.

‎最先端のカメラが ‎明らかにしたのは‎― ‎なじみ深い動物の ‎知られざる姿

Son teknoloji kameralar, Dünya'nın en ikonik bazı hayvanları hakkında bildiklerimizi değiştiriyor.

クリスには明らかにお金を返すつもりが無いので、ブライアンは怒っています。

Chris'in açıkça parayı getirmeye niyeti olmadığı için Brian çıldırdı.

私たちが月の成り立ちを 明らかにしようと試みる日々が続きました

ve Ay'ı nasıl yapacağımızı hâlâ çözmeye çalışıyorduk.

ベシエール将軍が予算の管理ミスを明らかにするのを手伝った 後、彼は解雇されました

General Bessières, Lannes'ın kendisini asla affetmediği bütçeyi kötü yönettiğini ifşa

牛肉の自由化のはっきりとした結果が明らかになるには、4年かかるだろう。

Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

英語は明らかに、最も簡単であると同時に最も効率の良い国際コミュニケーションの手段です。

İngiliz dili şüphesiz en kolay ve aynı zamanda uluslararası iletişimin en etkili aracıdır.

もうすぐ を明らかにするようナポレオンの元帥の最後の部分のためにご参加ください

açıklayacağımız için Napolyon'un Mareşallerinin son bölümünde bize katılın…

オーストリアの後衛だけでなく、チャールズ大公の軍隊の全力 に直面したことはすぐに明らかになりました 。

sadece Avusturyalı bir artçı ile değil, Arşidük Charles'ın ordusunun tüm gücüyle karşı karşıya kaldıkları anlaşıldı .

ネイは本能的な戦術家であるだけでなく、明らかに恐怖や倦怠感の影響を受けませんでした…

Ney sadece içgüdüsel bir taktikçi değildi ve görünüşe göre korku ya da yorgunluğa karşı bağışıktı…

- 明らかにうわさは真実ではない。
- どう考えたって、噂は本当じゃないよ。
- 疑う余地もなく、噂は事実ではありません。

Açıkça, söylenti doğru değildir.

More Words: