Examples of using "Niemożliwym" in a sentence and their turkish translations:
Gerçekten tatmin edici bir çözüm bulmak imkansızdı.
Bir ay içinde İngilizce öğrenmek imkansızdır.
O, kutuyu kaldırmaya çalıştı fakat bunu imkansız buldu.
Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.