Examples of using "Przynajmniej" in a sentence and their turkish translations:
En azından eğlendik.
Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.
En azından denemeliyim.
Ama en azından işe yarıyor.
Ama en azından orada olduğunu biliyorum.
Yapabileceğim en az şey bu.
En azından nereye gittiğini söyle bana.
En azından bir tane evim var.
Ama en azından takip edebileceğimiz izler var.
Bunlar muhtemelen en az üç yüz dolar değerinde.
Tom en az günde bir kez pirinç pilavı yer.
O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
Bunun bir dikdörtgen gibi görünmesini sağlamak için,
Günde en az birkaç sayfa okumaya çalışıyorum.
Her gün en azından beş kilometre yürümeye çalışıyorum.
Tom her gün en az üç kase pirinç pilavı yer.
Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.
Bu bakterilerden bazılarını tanıyor olmalısınız.
Bütün kapıları kilitlemeli, en azından kapatmalısın.
Birisi sana yardım ettiğinde, en azından, " teşekkür ederim" diyebilirdin.
Tom burada haftada en az bir kez öğle yemeği yer.
Neyse, en azından bir şeyi hallettik.
Tom, Mary'den en az 10 santimetre daha kısadır.
ve en azından bir dereceye kadar neyin geldiğini görebiliyoruz.
En azından bir kez hastalanmamış birini bilmiyorum.
Bana günde en az yedi saat uyumam gerektiği söylendi.
Yemek iyi değildi ama en azından ucuzdu.
Haftada en az iki kez spor salonuna gitmelisin.
Tom yaptığı yatırımdan en az yüzde on dönüş umuyordu.
En azından bir canın bu sayede kurtulduğunu gördüm.
Kel olmanın en az bir avantajı var - şampuanla ilgili çok tasarruf yaparsın.
Vücudumun yara almayan bir parçası bile kalmadı.
En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
Kutup ayıları muazzam güçlerini kullanarak yüzeyde delik açabilir. Fakat avların en az üçte ikisi hüsranla sonuçlanır.
Tom yaptığı yolculuktan sonra kendini tamamiyle bitkin hissediyordu ve toparlanmak için en az bir haftaya ihtiyacı vardı.