Translation of "Sądzisz" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Sądzisz" in a sentence and their turkish translations:

Co o tym sądzisz?

Fikirle ilgili hislerin nedir?

Co sądzisz o szkolnych uniformach?

Okul üniformaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Co sądzisz o sztuce współczesnej?

Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

Co sądzisz na ten temat?

Bu konudaki düşünceleriniz neler?

Nie sądzisz, że to przesada?

Bunun bir abartı olduğunu düşünmüyor musun?

Jak sądzisz, kto przejmie firmę?

Şirketi kimin devralacağını düşünüyorsun?

Co sądzisz o tej sytuacji?

- Bu durum hakkında ne düşünüyorsun?
- Bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?

Co sądzisz o tym czerwonym kapeluszu?

Bu kırmızı şapka hakkında ne düşünüyorsun?

Jak sądzisz, jak głęboka jest woda?

Suyun ne kadar derin olduğunu düşünüyorsun?

Czy sądzisz, że wciąż ją kocham?

- Onu hâlâ sevdiğimi mi düşünüyorsun?
- Onu hâlâ sevdiğimi mi düşünüyorsunuz?
- Sen onu hâlâ sevdiğimi mi düşünüyorsun?

Czy sądzisz, że urodziny są ważne?

Doğum günlerinin önemli olduğunu hissediyor musunuz?

Jak sądzisz, czy dawanie prezentów jet ważne?

Hediyeler vermenin çok önemli olduğunu düşünüyor musun?

Chyba nie jest tak bezradna jak sądzisz.

- Düşündüğün kadar salak olması olası değil.
- Muhtemelen düşündüğün kadar salak değil.

Widziałeś nasze muzea? Co o nich sądzisz?

Bizim müzelerimizi gördünüz mü? Onlar hakkında ne düşünüyorsun?

Powiedz mi proszę, co sądzisz o tym artykule.

Bu makale hakkında düşündüklerini lütfen bana söyle.

Nie sądzisz, że to dziwne, że mieszkam sam?

Yalnız yaşamam gerektiğinin tuhaf olduğuna inanmıyor musun?

Nie sądzisz, że jest dość ciepło, jak na grudzień?

Aralık için oldukça sıcak olduğunu düşünmüyor musun?

Sądzisz, że on jest tym facetem, który zbił szybę?

Onun camı kıran adam olduğunu düşünüyor musun?

Nie sądzisz, że wszyscy nasi politycy są zbyt starzy?

- Sence tüm politikacılarımız çok yaşlı değil mi?
- Tüm politikacılarımızın çok yaşlı olduğunu düşünmüyor musun?

Jest już trochę za późno na to, nie sądzisz?

Onun için biraz geç, değil mi?

- Czy sądzisz, że potrafisz zastosować swój pomysł w praktyce?
- Uważasz, że możesz swój pomysł zastosować w praktyce?

Fikrini uygulamaya koyabileceğini düşünüyor musun?

- Czy naprawdę sądzisz, że bezpiecznie jest pić tę wodę.
- Czy naprawdę myślisz, że ta woda jest zdatna do picia?

Gerçekten bu suyun içmek için güvenli olduğunu düşünüyor musun?