Examples of using "Aguentar" in a sentence and their turkish translations:
- Dayanmak lazım.
- Ayakta kalmak şart.
- Ben onu daha fazla tutamam.
- Daha fazla tutamıyorum.
- Artık tutamıyorum.
- Çok sıkıştım.
- Tom'a katlanamıyorum.
- Tom'a dayanamıyorum.
Sonuna kadar dayanacağız.
Gürültüye daha fazla dayanamadım.
- O ağır, ama başedebilirim.
- Ağır ama idare ederim.
Böyle bir hakarete tahammül edemem.
- Tek yaşamaya katlanamam.
- Yalnız yaşamaya dayanamıyorum.
Bu kokuya katlanamam.
Bu gürültüye katlanamam.
Bu matara... Ağırlığımı taşıyor gibi.
Onun o davranışına dayanamam.
Caddeden gelen gürültüye katlanamıyorum.
O gürültüye daha fazla katlanamam.
Bu kurdu çok uzun süre uzak tutamayız.
Tom ağrıya daha fazla dayanamadı.
Buna tek başıma katlanabileceğimi düşünüyorum.
O, kahvenin acılığına dayanamadı.
Bu sıcak havaya daha fazla katlanamıyorum.
Bu tankın kaç galon tutacağını düşünüyorsun?
Yukarıda neye bağlı olduğundan emin değilim. Beni taşımama ihtimali var.
Şuna bağlanalım. Dua edin de halat beni taşısın.
Yapı bu kadar ağırlığı taşıyacak kadar güçlü değil.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.