Translation of "Aguentar" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Aguentar" in a sentence and their turkish translations:

É preciso aguentar.

- Dayanmak lazım.
- Ayakta kalmak şart.

Não consigo aguentar mais.

- Ben onu daha fazla tutamam.
- Daha fazla tutamıyorum.
- Artık tutamıyorum.
- Çok sıkıştım.

- Eu não consigo aguentar o Tom.
- Não consigo aguentar o Tom.

- Tom'a katlanamıyorum.
- Tom'a dayanamıyorum.

Devemos aguentar até o fim.

Sonuna kadar dayanacağız.

- Não podia aguentar mais esse barulho.
- Eu não conseguia aguentar mais esse barulho.

Gürültüye daha fazla dayanamadım.

É pesado mas eu consigo aguentar.

- O ağır, ama başedebilirim.
- Ağır ama idare ederim.

Eu não posso aguentar tal insulto.

Böyle bir hakarete tahammül edemem.

Eu não posso aguentar viver sozinho.

- Tek yaşamaya katlanamam.
- Yalnız yaşamaya dayanamıyorum.

Eu não posso aguentar esse cheiro.

Bu kokuya katlanamam.

Eu não consigo aguentar este barulho.

Bu gürültüye katlanamam.

Este cantil parece aguentar o meu peso.

Bu matara... Ağırlığımı taşıyor gibi.

Eu não consigo aguentar a atitude dele.

Onun o davranışına dayanamam.

Não posso aguentar o barulho da rua.

Caddeden gelen gürültüye katlanamıyorum.

Eu não posso mais aguentar esse barulho.

O gürültüye daha fazla katlanamam.

Não vamos aguentar este lobo por muito tempo!

Bu kurdu çok uzun süre uzak tutamayız.

O Tom não conseguia mais aguentar a dor.

Tom ağrıya daha fazla dayanamadı.

Eu acho que eu posso aguentar esse sozinho.

Buna tek başıma katlanabileceğimi düşünüyorum.

Ele não conseguiu aguentar o amargor do café.

O, kahvenin acılığına dayanamadı.

Eu simplesmente não consigo mais aguentar esse clima quente.

Bu sıcak havaya daha fazla katlanamıyorum.

Quantos galões você acha que este tanque vai aguentar?

Bu tankın kaç galon tutacağını düşünüyorsun?

Não sei ao que estará presa, no topo. Pode não aguentar.

Yukarıda neye bağlı olduğundan emin değilim. Beni taşımama ihtimali var.

Vou fixar-me a isto e rezar para o cabo aguentar.

Şuna bağlanalım. Dua edin de halat beni taşısın.

A estrutura não é forte o bastante para aguentar tanto peso.

Yapı bu kadar ağırlığı taşıyacak kadar güçlü değil.

- Não posso suportar mais esta dor.
- Não consigo mais aguentar esta dor.

Ben bu acıya artık dayanamıyorum.