Translation of "Americano" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Americano" in a sentence and their turkish translations:

- Eu sou americano.
- Eu sou norte-americano.

- Ben Amerikanım.
- Ben Amerikalıyım.
- Amerikalıyım.

E canal americano

ve amerikan kanalı

Ele é americano?

O, Amerikalı mı?

Ele é americano.

- O bir Amerikalı.
- O, Amerikalı.

Abaixo o imperialismo americano!

kahrolsun Amerikan emperyalizmi!

Ele deve ser americano.

O bir Amerikalı olmalı.

Ele não é americano.

O bir Amerikalı değildir.

Ele é sino-americano.

- O Çin kökenli bir Amerikalı.
- O Çin asıllı bir Amerikalı.

Tom tem sotaque americano.

Tom'un Amerikan aksanı var.

O povo americano falou.

Amerikan halkı konuştu.

- Ela é casada com um americano.
- O marido dela é americano.

Onun kocası Amerikalıdır.

- Eu não sou americano.
- Eu não sou americana.
- Não sou americano.

Ben Amerikalı değilim.

Este é o projeto americano

Amerikan projesi bu

Tom é um nativo americano.

- Tom yerli bir Amerikan.
- Tom bir Amerikan yerlisi.

Este estudante é norte-americano.

Bu öğrenci bir Amerikalı.

Tom adora jogar futebol americano.

Tom futbol oynamayı sever.

John é um garoto americano.

John Amerikalı bir çocuk.

Você é americano ou francês?

Sen Amerikalı mı yoksa Fransız mısın?

O povo americano merece melhor.

Amerikan halkı daha iyisini hak ediyor.

- Mark Twain foi um novelista norte-americano.
- Mark Twain foi um novelista americano.

- Mark Twain Amerikalı bir romancıydı.
- Mark Twain Amerikalı bir yazardı.

- Eles foram evacuados para um ambulatório americano.
- Elas foram evacuadas para um ambulatório americano.

Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.

Ele não é americano; é britânico.

O bir Amerikalı değil ama bir İngilizdir.

Nós pensamos que ele era americano.

Onun bir Amerikalı olduğunu düşündük.

Ela casou-se com um americano.

Bir Amerikanla evlendi.

Um americano falou comigo na estação.

Bir Amerikalı istasyonda benimle konuştu.

Você quer assistir ao futebol americano?

Futbol izlemek ister misin?

Frank Zappa foi um músico americano.

Frank Zappa Amerikalı bir müzisyendi.

Este é um costume americano antigo.

Bu eski bir Amerikan âdeti.

Nós o confundimos com um americano.

Onu bir Amerikalı sandık.

Quero aprender sobre o cotidiano americano.

Amerikan günlük yaşamını öğrenmek istiyorum.

A guerra uniu o povo americano.

Savaş Amerikan halkını birleştirdi.

Steve é um nome norte-americano.

Steve bir Amerikalı adıdır.

Pelo que eu sei, ele é americano.

Bildiğim kadarıyla, o Amerikalı.

Edward Sapir foi um linguista norte-americano.

Edward Sapir, Amerikalı bir dilciydi.

Muhammad Ali é um boxeador norte-americano.

Muhammed Ali, Amerikalı bir boksördü.

Estou assistindo à partida de futebol americano.

Futbol maçını izliyorum.

Luis Leal era um escritor mexicano-americano.

Luis Leal, Meksikalı-Amerikalı bir yazardı.

Vladimir Nabokov era um escritor russo-americano.

Vladimit Nabokov Rus-Amerikan bir yazardı.

Tom deslocou a clavícula jogando futebol americano.

Tom futbol oynarken köprücük kemiğini çıkardı.

Por que você comprou um carro americano?

Neden bir Amerikan arabası satın aldın?

O Senado Americano aceitou rapidamente o tratado.

Amerikan Senatosu hızla antlaşmayı onayladı.

Quem é o seu ator americano favorito?

Favori Amerikalı aktörün kim?

O hambúrguer é um famoso prato norte-americano.

Hamburger ünlü bir Amerikan yemeği.

Stanley Kubrick foi um diretor cinematográfico norte-americano.

Stanley Kubrick, Amerikalı bir film yönetmenidir.

Que tipo de sotaque americano o Tom tem?

Tom'un ne tür Amerikan aksanı var?

Meu nome é romeno, o dele é americano.

Benim ismim Rumence; onun ki Amerikanca.

Este é um modelo antigo de relógio americano.

Bu eski tipte bir Amerikan saatidir.

Walt Whitman é meu poeta norte-americano favorito.

Walt Whitman benim en sevdiğim Amerikan şairidir.

Embora o Tony seja americano, ele não fala inglês.

Tony Amerikalı olmasına rağmen, o İngilizce konuşamıyor.

Benjamin Franklin foi um político e inventor norte-americano.

Benjamin Franklin Amerikalı bir politikacı ve mucit.

- Você é estadunidense?
- Você é americano?
- Você é americana?

Amerikalı mısınız?

- Tom adora jogar futebol.
- Tom adora jogar futebol americano.

Tom futbol oynamayı sever.

- Eu quero jogar futebol americano.
- Eu quero jogar futebol.

Futbol oynamak istiyorum.

- Sou louco por futebol.
- Sou louco por futebol americano.

Futbolu çok fazla seviyorum.

O papa Francisco é o primeiro papa latino-americano.

Papa Fransis ilk Lâtin Amerikalı papadır.

A frase soa afetada aos meus ouvidos de americano.

Bir Amerikalı olarak, bu cümle bana doğal gelmiyor.

- Tom adorou jogar futebol.
- Tom adorou jogar futebol americano.

Tom futbol oynamayı seviyordu.

- Nós jogamos futebol americano juntos.
- Nós jogamos futebol juntos.

Biz birlikte futbol oynadık.

Sexta-feira 13 é um filme de terror americano.

"13. Cuma" bir Amerikan korku filmidir.

Para muitos, o sonho americano tornou-se um pesadelo.

Birçokları için Amerikan rüyası bir kâbus oldu.

Este romance foi escrito por um autor norte-americano.

Bu roman Amerikalı bir yazar tarafından yazıldı.

Existem certas diferenças entre o inglês britânico e o americano.

Britanya İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.

Como você pode distinguir um inglês de um norte-americano?

Bir İngiliz ile Amerikan'ı nasıl ayırt edersiniz?

Ele não é norte-americano mas gosta dos Estados Unidos.

O bir Amerikalı değil ama o, Amerika'yı seviyor.

Esta novela foi escrita por um famoso escritor norte-americano.

Bu roman ünlü bir Amerikan yazar tarafından yazılmıştır.

- Tom é um cidadão norte-americano.
- O Tom é um cidadão norte-americano.
- Tom é um cidadão estadunidense.
- O Tom é um cidadão estadunidense.

Tom bir Amerikan vatandaşı.

Alan Shepard foi o primeiro americano a ir para o espaço.

Alan Shepard uzaya giren ilk Amerikalıydı.

Há algumas diferenças entre o inglês britânico e o inglês americano.

- İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklılıklar vardır.

Eu adoro assistir a jogos de beisebol e de futebol americano.

Beyzbol ve futbol seyretmeyi seviyorum.

O americano que se estabeleceu no Hotel Marmara 1 dia atrás, estava

The Marmara Otele 1 gün önce yerleşen Amerikalı, kimlikleri hiç belirlenemeyen kişilerce

O Vice Presidente Mike Pence descreveu para o povo Americano deste jeito:

yardım tasarısını, Amerikalılara bu şekilde tarif etmesinin nedenidir:

- Um americano falou comigo na estação.
- Uma americana falou comigo na estação.

Bir Amerikalı istasyonda benimle konuştu.

- Eu jogo futebol todos os dias.
- Eu jogo futebol americano todos os dias.

Her gün futbol oynarım.

Maduro define a taxa de câmbio oficial em 10 bolívares por dólar americano.

Maduro; resmi döviz kurunu '1 Amerikan doları 10 bolivar'a eşit' olarak sabitledi

- Eu quero aprender a jogar futebol americano.
- Eu quero aprender a jogar futebol.

Nasıl futbol oynayacağımı öğrenmek istiyorum.

- Tom machucou a perna jogando futebol americano.
- Tom machucou a perna jogando futebol.

Tom futbol oynarken bacağını incitti.

A caminho de casa, Tom conheceu um homem que ele pensava ser americano.

Tom eve bu gidişinde Amerikalı olduğunu düşündüğü bir adamla karşılaştı.

Os americanos gostam de futebol americano do mesmo jeito que os japoneses gostam de beisebol.

Amerikalılar Japonların beyzboldan hoşlandığı aynı şekilde futboldan hoşlanıyor.

O Tom gosta mais de ouvir inglês americano, mas também gosta do som do inglês irlandês.

Tom en çok Amerikan İngilizcesi dinlemeyi seviyor fakat ayrıca İrlanda İngilizcesinin sesini de seviyor.

Por causa de suas origens, o inglês canadense tem características de ambos o inglês americano e britânico.

Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.

- Nós vamos nos assegurar de que ninguém está tirando proveito do povo americano para seu próprio ganho a curto prazo.
- Vamos nos assegurar de que ninguém está tirando proveito do povo americano para seu próprio ganho a curto prazo.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

O prefeito de Napoles desculpou-se com um turista americano que foi agredido por residentes locais logo após ser roubado.

Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi.

Eu vou à loja e sabe quem eu vejo? Um amigo americano, que imediatamente começa a me contar o que tem acontecido com ele desde a última vez que nos encontramos.

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.