Translation of "Beira" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Beira" in a sentence and their turkish translations:

Tom está à beira da morte.

Tom ölüm döşeğinde.

Maria está à beira da morte.

Mary ölüme yakın.

Tom sentou-se na beira da cama.

Tom yatağın kenarına oturdu.

Estes animais estão à beira da extinção.

Bu hayvanlar yok olmanın eşiğindedirler.

O velho está à beira da morte.

Yaşlı adam ölüme yakın.

Tom estava sentado na beira da cama.

Tom yatağın kıyısında oturuyordu.

Ela está à beira de um colapso nervoso.

O bir sinir krizinin eşiğinde.

Eu sei que estou à beira da morte.

Ölümün eşiğinde olduğumu biliyorum.

Alguns animais selvagens estão à beira da extinção.

- Bazı vahşi hayvanlar yok olma eşiğinde.
- Bazı vahşi hayvanlar tükenme eşiğinde.

A beira-mar é particularmente romântica ao luar.

Deniz kıyısı özellikle ayışığında romantiktir.

A verdade é que estávamos à beira do apocalipse

gerçek şu ki kıyametin eşiğinden dönmüştük

E sentimos que estamos à beira de algo extraordinário.

Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.

Andar ao longo da beira é meu passatempo favorito.

En sevdiğim eğlence kıyı boyunca gezmektir.

Mas a cidade à beira-mar não é mais usada

ama artık sahil kenarındaki şehir kullanılmaz halde

A gente podia fazer um piquenique à beira do rio.

Nehrin yanında piknik yapabiliriz.

Nosso prédio não é destruído e estamos sentados à beira-mar

binamız yıkılmadı ve okyanusun kenarında oturuyoruz

Tom levou Maria a um restaurante à beira-mar para jantarem.

Tom Mary'yi akşam yemeği için bir sahil restoranına götürdü.

Ele tem 60 e ainda faz castelos de areia na beira.

O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.

Tom e Mary moram em uma casa na beira do rio.

Tom ve Mary nehrin kenarındaki bir evde yaşıyorlar.

- Ela estava prestes a se matar.
- Ela esteve à beira do suicídio.

O kendini öldürmek üzereydi.

A boca do leopardo estava mesmo à beira, a menos de um centímetro, da minha orelha direita

Parsın ağzı... Belki iki buçuk santimden daha yakındı, sağ kulağımın hemen yanındaydı