Translation of "Imagem" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Imagem" in a sentence and their turkish translations:

Olha a imagem.

Resme bakın.

Eu olhei a imagem.

Resme baktım.

Podemos ampliar a imagem?

Görüntüyü büyütebilir miyiz?

Esta imagem é bonita.

Bu resim güzel.

John encarou a imagem.

John resme baktı.

Abra uma imagem e selecione o layout de imagem. Clique "Abrir" para abrir uma imagem. Clique "Sair" para encerrar o programa. "Layout de Imagem" permite a você ver a imagem em qualquer layout.

Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için "Aç"a tıklatın. Programdan çıkmak için "Çıkış"ı tıklatın. "Resim Düzeni" özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

Você pode ver uma imagem

bir görüntü görebiliyormusunuz

Vamos enfrentar uma imagem indesejada

Hiç istenmeyen tabloyla karşı karşıya kalacağız

Já vi esta imagem antes.

Bu resmi daha önce gördüm.

Quantas garotas há nessa imagem?

Bu resimde kaç kız var?

Esta imagem recebeu muitas curtidas.

Bu fotoğraf çok beğeni aldı.

Vamos completar esta imagem rapidamente.

- Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Çabucak bu resmi tamamlayalım.

A imagem que você está assistindo agora contém uma imagem real de tsunami

şu anda izlediğiniz görüntüde gerçek bir tsunami görüntüleri mevcut

imagem dos alunos ouvindo a palestra

öğrencilerinin ders dinlerken görüntüsünü

Não conseguimos encontrar uma imagem própria

kendisine ait bir görüntüye ise rastlayamadık

Nesta imagem, embora tudo pareça estar melhor

bu görüntüde ise her şey daha iyi gibi görünse de

A imagem é realmente de boa qualidade

görüntü gerçekten kaliteli

Por favor, ajuste a imagem da televisão.

Lütfen televizyon görüntüsünü ayarla.

A companhia está tentando melhorar sua imagem.

Şirket imajını geliştirmeye çalışıyor.

Deus criou o homem a Sua imagem.

Tanrı insanı kendi suretinde yarattı.

Uma imagem vale mais que mil palavras.

Bir resim bin sözcüğe bedeldir.

Tom não olhou para a imagem novamente.

Tom resme tekrar bakmadı.

Não consigo descobrir como enviar uma imagem.

Bir resmin nasıl yükleneceğini bilmiyorum.

Esta imagem é a kriptonite para os extremistas.

Bu fotoğraf aşırı uçların kriptoniti.

Quando vi a imagem, lembrei-me da história.

Resmi görünce hikayeyi hatırladım.

O mundo é uma imagem viva de Deus.

Dünya, Tanrı'nın yaşayan bir görüntüsüdür.

A imagem dos alunos enquanto ouvem é muito importante

öğrencilerin ders dinlerken ki görüntüsü çok önemli zaten

Quem você deve assistir à imagem do seu filho?

ula kim izlesin senin çocuğunun görüntüsünü yahu?

Ele disse que essa imagem era um desses registros.

Bu görüntünün ise o kayıtlardan birinin olduğunu söylüyordu

Essa imagem me lembra de quando eu era estudante.

Bu resim bana öğrenci olduğum zamanları hatırlatıyor.

Eu sei que você jogou fora a minha imagem.

Resmimi attığını biliyorum.

Minha impressora a laser pode também escanear uma imagem.

Benim lazer yazıcım, bir görüntüyü de tarayabilir.

Uma imagem rara e nunca antes captada debaixo de água.

Bu, nadiren görülür ve daha önce hiç su altında filme alınmamıştır.

Fácil dizer senhor senhor gravando a imagem das crianças Zoom

söylemesi kolay yok efendim çocukların görüntüsünü kayıt ediyormuş Zoom

Tem uma bela imagem, são simples e fáceis de usar.

Onlar harika tasarlanmış, kullanımı kolay ve kullanıcı dostu.

Como a distância é grande, vemos a imagem há muito tempo.

Mesafe çok fazla olduğu için biz görüntünün çok çok önceki halini görüyoruz aslında

Uma aguarela é uma imagem pintada com tintas à base de água.

Suluboya tablo suda çözünen boyalarla yapılmış bir tablodur.

A melhor parte da beleza é aquela que nenhuma imagem pode revelar.

Güzelliğin en mükemmel tarafı, hiçbir resimle tarif edilememesidir.

Numa noite sem luar, uma câmara de imagem térmica pode ver na escuridão.

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

Na calada da noite, câmaras de filmagem com pouca luz revelam uma imagem notável.

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

Olha, nessa imagem agora você está vendo uma múmia extraída de um sarcófago real

bakın bu görüntüde şuanda gerçek bir lahitten çıkarılan bir mumya görüyorsunuz

E quando as linhas são desenhadas igualmente, Jesus está bem no meio da imagem.

Ve eşit şekilde çizgiler çekildiğinde İsa resmin tam ortasında

- Deixe-me dar uma olhada na imagem.
- Deixe-me dar uma olhada na foto.

Resme bakmama izin verin.

É suposto esta imagem representar Marilyn Monroe, mas não acho que lhe faça justiça.

- Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil etmesi gerekiyor ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.

Em um whip pan, a câmera se move tão rápido que a imagem fica embaçada.

Yıldırım geçişinde, kamera çok hızlı hareket eder ve görüntü flulaşır.

O professor também pode controlar seus alunos como ele está na imagem na frente de todos

herkes karşısında görüntüde olduğu içinde öğretmen aynı zamanda öğrencilerini de kontrol edebiliyor

- Tom mostrou uma imagem de John a Maria.
- Tom mostrou a Maria uma foto de João.

- Tom Mary'ye John'un resmini gösterdi.
- Tom Mary'ye John'un bir resmini gösterdi.

Vemos a estrela como éramos anos atrás. Porque essa imagem chega até nós com a velocidade da luz.

Yıldızın biz yıllar önceki halini görüyoruz. Çünkü o görüntü bize ışık hızıyla ulaşıyor.

Em vez de pessoas que foram desenhadas como uma pilha antes, desta vez uma imagem de relaxamento foi dada.

Daha önceleri kazık gibi gergin çizilen insanlar yerine bu sefer relax bir görüntü verildi

Tatoeba não deve admitir como colaboradores aqueles que só desejam denegrir-lhe a imagem e aviltar-lhe a atividade.

Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.

Se ampliarmos o zoom nessa imagem, poderemos ver o navio inteiro novamente como a parte visível do navio 1 metro à frente.

o görüntüyü yaklaştırırsak aslında geminin yine 1 metre önümüzdeki görünen kısmı gibi yine tamamını görebiliriz diyor

Todo trabalho de um homem, seja ele a literatura, a música, uma imagem, uma estrutura ou qualquer outra coisa, é sempre um retrato dele mesmo.

Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.