Translation of "Peixes" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Peixes" in a sentence and their turkish translations:

Muitos peixes morreram.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Os peixes dormem?

Balıklar uyur mu?

- Eu pesquei três peixes hoje.
- Eu peguei três peixes hoje.

Bugün üç balık yakaladım.

Peixes vivem na água.

Balıklar suda yaşar.

Eu peguei dois peixes.

İki balık yakaladım.

Quantos peixes você pescou?

Kaç tane balık yakaladın?

Ontem peguei cinco peixes.

Dün beş balık yakaladım.

Golfinhos não são peixes.

Yunuslar balık değildir.

Eu sou de peixes.

Balık burcuyum.

- Meu pai pegou três peixes ontem.
- Meu pai pescou três peixes ontem.

Babam dün üç balık yakaladı.

Alguns peixes escapam das redes.

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

Tem bastantes peixes neste rio.

Bu nehirde çok balık var.

Há muitos peixes naquele lago.

O gölde bir sürü balık var.

Os peixes abundam no oceano.

Okyanusta balık doludur.

Os peixes vivem no mar.

Balık denizde yaşar.

Os peixes nadam na água.

Balıklar suda yüzer.

Eles deram comida aos peixes.

Balığı yemlediler.

Não há peixes nesta lagoa.

Bu havuzda hiç balık yok.

Os peixes têm cordas vocais?

Balıkların ses telleri var mıdır?

Eu peguei três peixes ontem.

Dün üç balık yakaladım.

- Aos peixes não se ensina a nadar.
- Não ensine os peixes a nadar.

Tereciye tere satma.

- Golfinhos e baleias não são peixes.
- Os delfins e as baleias não são peixes.
- Os golfinhos e as baleias não são peixes.

Yunuslar ve balinalar balık değildir.

- Vou deixar os peixes vivos.
- Vou manter os peixes vivos.
- Manterei o peixe vivo.

Ben balığı canlı tutacağım.

- Como ela conseguiu saber tanto sobre peixes?
- Como conseguiu ela aprender tanto sobre peixes?

O, balıklar hakkında o kadar şeyi nasıl öğrendi?

Os peixes até pareciam estar confusos.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Estes peixes são da mesma cor.

Bu balıklar aynı renkteler.

Eu peguei mais peixes que Tom.

Tom'un yakaladığından daha fazla balık yakaladım.

Baleias se alimentam de pequenos peixes.

Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.

Existem seis peixes dentro da lata.

Teneke kutu içinde altı tane balık var.

Esse rio abunda em peixes pequenos.

Bu nehir küçük balık doludur.

- Os delfins e as baleias não são peixes.
- Os golfinhos e as baleias não são peixes.

Yunuslar ve balinalar balık değildir.

- Gosto de peixes.
- Eu gosto de peixe.

Ben balık severim.

Os peixes não podem viver fora d'água.

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Os peixes utilizam as nadadeiras como remos.

Balıklar kürek olarak yüzgeçlerini kullanırlar.

Os peixes têm cessado de viver neste rio.

Balık bu nehirde yaşamayı bıraktı.

Quantos peixes você pode ter no seu aquário?

- Akvaryumunda kaç balık bakabiliyorsun?
- Akvaryumunda kaç balık bakabilirsin?

Anime-se, John. Há mais peixes no rio.

Bozma moralini John. Denizde daha çok balık var.

Os peixes grandes adoram o fundo do mar.

Büyük balık derinleri sever.

Ela só se interessa por peixes e baratas.

Sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgileniyor.

Como ela veio a saber tanto sobre peixes?

O, balık hakkında o kadar çok şeyi nasıl öğrendi?

Eu pego os peixes e depois os solto.

Balık yakalarım ve gitmelerine izin veririm.

- O número de peixes pegos nesse rio foi bem pequeno.
- O número de peixes pegos neste rio foi bem pequeno.

Bu nehirde yakalanan balık sayısı çok küçüktü.

Os peixes não se aproximarão. Veja, ali está um.

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

Eis um animal muito antissocial a brincar com peixes.

Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.

O Tom viu alguns peixes mortos boiando no lago.

Tom gölde yüzen bazı ölü balıklar gördü.

As baleias se parecem com os peixes na forma.

Balinalar şekil olarak balıklara benzerler.

Milhares de peixes mortos foram encontrados boiando no lago.

Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.

Este urso aprendeu que pode apanhar mais peixes no escuro.

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

As baleias se alimentam de plânctons e de pequenos peixes.

Balinalar plankton ve küçük balıklarla beslenirler.

Peixes e até baleias e focas se alimentam do krill.

Balıklar ve hatta balinalar ve foklar krille beslenirler.

Os peixes constituem importante fonte de alimento para o homem.

Balık insanlar için önemli bir besin kaynağıdır.

Todos os peixes neste lago morreram devido ao envenenamento por cianeto.

Bu gölde tüm balıklar siyanür zehirlenmesinden öldü.

Peixes como a carpa e a truta vivem em água doce.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

A visão da anhinga está adaptada para capturar peixes dentro de água.

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

Tem recetores especiais que detetam ondas de pressão de peixes que passam.

Vücudundaki özel pullar geçen balıkların yaydığı basınç dalgalarını algılıyor.

E os peixes alimentavam-se dele. Muitos necrófagos vinham alimentar-se dele.

Ve balıklar onunla besleniyor. Bir sürü leşçi beslenmeye geliyor.

- O peixe nada movendo a cauda.
- Os peixes nadam movendo a cauda.

Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer.

Estes peixes estão acostumados a altas pressões e à ausência de luz.

Bu balıklar yüksek basınç ve ışık yokluğu alışıktır.

Diferente dos pássaros, que alimentam e protegem seus filhotes, os peixes os abandonam.

- Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

O ar é para os homens o que a água é para os peixes.

Su balık için neyse, hava da insan için odur.

Os peixes-limpadores removem pele morta e parasitas. Preparam o jovem para a grande noite.

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

Para chegar aos peixes do outro lado da baía, têm de atravessar um canal profundo.

Körfezin ucundaki balıklara erişmek için... ...derin bir kanal geçmeleri gerek.

Entre estas, pode haver novas fontes de peixes comestíveis e novas espécies de outras criaturas.

Bunlar arasında yiyecek ve balığın yeni kaynakları ve diğer canlıların yeni türleri olabilir.

As marés estão a ficar mais fortes... ... criando condições para a reprodução dos peixes-papagaio-gigantes.

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

E vi-o apanhar três peixes assim. Nunca o vi apanhar um peixe durante o dia.

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

À medida que o Sol se põe, os peixes de que os ursos-marinhos se alimentam vêm à superfície.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.