Examples of using "одержим" in a sentence and their turkish translations:
O kafayı takmış.
Tom takıntılı bir toplayıcı.
Tom bir kontrol manyağı.
- Tom, Mary'ye kafayı taktı.
- Tom, Mary'yi kafasına taktı.
- Tom, Mary'ye abayı yaktı.
Tom Fransıca öğrenmeye takıntılı.
Ben İbranice öğrenmeyi saplantı haline getiriyorum.
kafayı şıhlara şeyhlere hocalara taktı
Kazanacağız.
Tom, bilgisayarının kötü bir ruh tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.
Biz kazanacağız.
buna kesinlikle kafayı takmış ve kendimi kaptırmış durumdayım.
Tom tamamen yiyeceklere saplantılı. Mary'nin onu terk ettiğine şaşmamalı.
Onun kışkırtıcı vücudunu gördükten sonra, ona bağımlı oldu.
Tom saplantılı.
Tom kompulsif bir stokçu.
Benim hakkımda bilmen gereken tek şey dakikliğe takıntılı olmamdır.
Onun temizlik takıntısı var.