Examples of using "трубе" in a sentence and their turkish translations:
Tom trompet çalıyordu.
Ben trompet çalıyorum.
- Ted trompet çalmayı sever.
- Ted trompet çalmayı seviyor
Borunun içinde birşeyler sıkıştı.
Trompet çalmayı öğreniyorum.
Okul bandosunda trompet çalıyorum.
Yağmur suyu bu borudan akıyor.
Borudaki bir çatlaktan gaz kaçıyordu.
Tom trompet çalmayı öğrenmek istiyor.
- Tom trompet çalmayı öğrenmek istedi.
- Tom nasıl trompet çalınacağını öğrenmek istiyordu.
Tom trompet çalmayı öğrenmek istemiyor.
Tom trompet çalmayı öğrenmek istemedi.
Tom Mary'nin nasıl trompet çalacağını öğrenmesini istiyor.
Lise bandosundayken trompet çalardım.
Ben hem trompet hem de piyano çalarım.
Tom'un trompet çalabileceğini sanmıyorum.
Tom'un trompet çaldığını bilmiyordum.
Baca ateş aldı ve ev tamamen yandı.
Tom'un trompet çalabileceğini biliyor muydunuz?
Tom trompetinde bir yüksek G çalamaz ama bir F çalabilir.