Translation of "Advirtió" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Advirtió" in a sentence and their turkish translations:

Tom nos advirtió.

Tom bizi uyardı.

Tom advirtió a Mary.

Tom, Mary'yi uyardı.

Él me advirtió que yo fracasaría.

O beni başarısız olacağım konusunda uyardı.

Tom advirtió a Mary sobre John.

Tom John hakkında Mary'yi uyardı.

- Nadie me previno.
- Nadie me advirtió.

Hiç kimse beni uyarmadı.

¿Por qué no nos advirtió Tom?

Ton niçin bizi uyarmadı?

Tom sí que advirtió a Mary.

Tom, Mary'yi uyardı.

- Su padre le advirtió: "No le hables."
- Su padre le advirtió: "No hables con él."

Babası onu uyardı: "Onunla konuşma".

Nos advirtió que no entrásemos en la habitación.

O, bizi odaya girmememiz için uyardı.

El doctor le advirtió que dejara de trabajar tanto.

Doktor ona çok fazla çalışmayı bırakmasını önerdi.

Tom le advirtió a Mary que no llegara tarde.

Tom geç kalmaması için Mary'yi uyardı.

Nuestro maestro le advirtió que no volviera a llegar tarde.

Öğretmenimiz tekrar geç kalmaması için onu uyardı.

El profesor me advirtió que no lo hiciera otra vez.

Öğretmenim onu tekrar yapmamam için beni uyardı.

El doctor me advirtió que me alejara de la bebida.

Doktor, içkiden uzak durmam için uyardı.

- ¿Por qué nadie me advirtió?
- ¿Por qué nadie me previno?

Neden kimse beni uyarmadı?

La radio nos advirtió que allí había riesgo de inundación.

Radyo bir sel riski olduğu hususunda bizi uyarmıştı.

Ella le advirtió que no saliera solo por la noche.

O, gece vakti yalnız dışarıya çıkmaması için onu uyardı.

- Ella advirtió a los niños de que no jugasen en la calle.
- Les advirtió a los niños que no jueguen en la calle.

Çocukları, sokakta oynamamaları için uyardı.

Tom le advirtió a María que no fuera sola de noche.

Tom Mary'yi gece tek başına dışarı çıkmaması için uyardı.

Tom le advirtió a María que se alejara de su casa.

Tom Mary'yi onun evinden uzak kalması için uyardı.

Mi madre me advirtió que no siguiera los pasos de mi hermano.

Annem, erkek kardeşimi örnek almamam konusunda beni uyardı.

Ella advirtió a los niños de que no jugasen en la calle.

O, çocukları caddede oyun oynamaya karşı uyardı.

Tom advirtió a Mary de que no saliera sola después de anochecer.

Tom Mary'yi karanlıktan sonra tek başına dışarı çıkmaması için uyardı.

La radio nos advirtió que viene el terremoto y empezamos a juntar nuestras cosas.

Radyo önümüzdeki deprem hakkında bizi uyardı ve eşyalarımızı toplamaya başladık.

El chofer les advirtió a los alumnos que no saquen la cabeza por la ventanilla.

Otobüs şoförü öğrencileri başlarını pencereden dışarı çıkarmamaları için uyardı.