Translation of "Brillaba" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Brillaba" in a sentence and their turkish translations:

- El sol brillaba con fuerza.
- El sol brillaba.

Güneş ışıl ışıl parlıyordu.

El sol brillaba.

Güneş parlak bir şekilde parladı.

Miren, esto era lo que brillaba.

Bakın, parlayan şey buydu.

El sol brillaba como el oro.

Güneş altın gibi parlıyordu.

El sol brillaba en todo su esplendor.

Güneş tüm muhteşem güzelliğiyle parlıyordu.

Una luz roja brillaba en la oscuridad.

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

Brillaba el sol y hacía bueno, así que me tomé el día libre.

Güneş parlıyordu ve hava sıcaktı, bu yüzden işten bir gün izin aldım.

Cuando desperté estaba lloviendo, pero para la tarde el cielo ya se había despejado y el sol brillaba.

Uyandığımda yağmur yağıyordu ama öğleden sonra gökyüzü açılmıştı ve güneş parlıyordu.