Translation of "Entorno" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Entorno" in a sentence and their turkish translations:

Nuestro entorno importa.

Çevremiz önemli.

El entorno era extremadamente áspero,

Çevre son derece acımasızdı,

Y no estropear su entorno

ve onların ortamlarını bozmamak

Turberas en el entorno polar

Kutuptaki turbalık alanları

Somos influidos por nuestro entorno.

- Biz çevremizin etkisi altındayız.
- Biz çevremiz tarafından etkileniyoruz.

Recreé el entorno del TechCrunch Disrupt

TechCrunch Disrupt ortamını taklit ederek

Incluso molestarlos en su entorno natural

onları doğal ortamında rahatsız edici davranışlara bile

Y si lo dice nuestro entorno

Ve çevremiz tarafından böyle söyleniyorsa

O tú mismo determinas el entorno

Ya çevreyi kendiniz belirlersiniz

- Ella encontró difícil adaptarse al nuevo entorno.
- A ella le costó adaptarse a su nuevo entorno.

Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.

Estos niños son inmunes a su entorno.

Etrafındakilere bağışılıkları vardı.

Plantar bosques es bueno para el entorno.

- Ormanların dikimi çevre için iyidir.
- Ormanların dikilmesi çevreye yarar sağlar.
- Ağaç dikilmesi çevre için iyidir.
- Ağaç dikilmesi çevre için yararlıdır.

Este es un buen entorno de aprendizaje.

Bu iyi bir öğrenme ortamıdır.

Él podía correr desenfrenado y controlar el entorno,

O kontrolden çıkmış koşabildi ve çevreyi kontrol edebildi.

Mis padres vienen de un entorno familiar pobre

Ailem, Nijerya’nın güneydoğusundaki

Nuestro carácter se ve afectado por el entorno.

Karakterimiz çevreden etkilenir.

El paisaje en este entorno es muy bonito.

Buradaki manzara çok güzel.

Él se acostumbró rápidamente a su nuevo entorno.

Kısa sürede yeni çevreye alıştı.

El entorno de trabajo de Tom era bueno.

Tom'un iş çevresi iyiydi.

Eso implicaría amor en un entorno cuidado y seguro

Ortak ebeveynlik, biz bu dünyayı terk ettikten çok sonra

El entorno tiene el efecto de bloqueamos o alentarnos.

çevresel faktörlerden de kaynaklanır.

El entorno en el que creciste determina tu carácter

büyüdüğün çevre senin karakterini belirler

De esta manera, en muchos lugares del entorno natural.

bu sayede doğal ortamda birçok yerde

Y que están comprometidas a sumarse al entorno de liderazgo.

ve kendini liderliğe adamış kadınlar için.

Pero la ciencia muestra también que, en un entorno justo,

ama bilim aynı zamanda adil bir ortamda

Donde sea que ella viva, siempre disfrutará de su entorno.

Nerede yaşarsa yaşasın, her zaman çevresinin keyfini çıkarır.

Tom tenía suerte de haber crecido en un entorno multilingüe.

Tom çok dilli bir ortamda büyüdüğü için şanslıydı.

El sistema inmune crea un pequeño entorno de células y proteínas

bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak

El virus no siempre se produce en un entorno de laboratorio.

virüs her zaman laboratuvar ortamında üretilecek bir şey de değildir.

Estás mirando allí tales flores que crecen en un entorno natural

bir bakıyorsun orada böyle çiçekler var doğal ortamda yetişmiş

Para conocer mejor su entorno, tuve que ir todos los días.

O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.

Como se suele decir, es difícil adaptarse a un nuevo entorno.

- Sık sık söylenildiği gibi kendini yeni bir çevreye uydurmak zordur.
- Söylendiği gibi, yeni bir çevreye alışmak zordur.

Mi raza, mi entorno y oportunidades me colocan en una élite privilegiada.

Irkım, arka planım ve fırsatlar beni ayrıcalıklı elitlerden biri yaptı.

Los hombres y las mujeres no pueden entrar en el mismo entorno.

Kadın ve erkek aynı ortama giremiyor

Ajustar la temperatura corporal de acuerdo con el entorno externo y tomar una esquina

vücut ısılarına dış ortama göre ayarlayıp bir köşeye çekilip

Tom vino de un entorno pobre, pero con el tiempo se volvió bastante rico.

Tom yoksul bir sosyal çevreden geldi ama daha sonra oldukça zengin oldu.

La atmósfera dentro del módulo de comando era oxígeno puro y, en este entorno, incluso los

kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda

Veo la curiosidad infinita con la que un niño trata de entender su entorno; Es decir, aún hay esperanzas de una mejor sociedad.

Bir çocuğun çevresini anlamaya çalışmasındaki sonsuz merakı görüyorum; yani daha iyi bir toplum için hâlâ umut var demektir.

No exponga la consola o los accesorios a altas temperaturas, alta humedad o directamente a la luz del sol (use en un entorno donde las temperaturas varíen desde 5 ºC a 35 ºC, o 41 ºF a 95 ºF).

Konsol veya aksesuarları yüksek sıcaklık, yüksek nem ya da doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın. (5 °C ile 35 °C veya 41°F ile 95°F aralığında sıcaklığa sahip bir ortamda kullanın)