Translation of "Espíritu" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Espíritu" in a sentence and their turkish translations:

El espíritu humano...

insani değerler --

Espíritu, ¿estás ahí?

Ruh, orada mısın?

¡Me encanta su espíritu!

Bu düşünceyi sevdim!

No aventura en espíritu.

ruhsal bir macera değil.

En el mismo espíritu

aynı ruhta böyle

Ese es el espíritu.

O, ruhtur.

Espíritu igualitario de la época.

bağdaşmadığı için kaldırıldı .

Vivo en Viana, Espíritu Santo.

Ben Viana, Espirito Santo'da yaşıyorum.

Ese es el espíritu, señor Suzuki.

O, ruhtur, Bay Suzuki.

No tengo mucho espíritu de colaboración.

Çok fazla işbirlikçi ruhum yok.

Es parte de un espíritu que dice:

Bir inanışa göre,

La piedra angular de este espíritu increíble

ve bu kimliğin temel taşı

Suerte y fortuna robaron el espíritu maligno

Kötü ruhların çaldığı şans ve bahtın

Ella parece poseída por un espíritu maligno.

O kötü bir ruh tarafından ele geçirilmiş gibi.

El espíritu maligno fue espantado de la casa.

Kötü ruh evden kovuldu.

Tanto el cuerpo como el espíritu se nutren.

Hem beden hem de ruh beslenir.

La marca es la profunda manifestación del espíritu humano.

Markalaşma, insan ruhunun derin tezahürüdür.

Un testimonio de la increíble tenacidad del espíritu humano

insan ruhunun inanılmaz azminin ve yaratıcılıkla adapte olma yeteneğimizin

Ser incompatible con el espíritu igualitario de la época.

çağın eşitlikçi ruhuyla bağdaşmadığı için kaldırıldı .

La materia, como ves, desaparece, solo el espíritu permanece.

Gördüğünüz gibi, madde kaybolur, sadece ruh kalır.

Con espíritu de almacenero. A veces, lo malo es bueno.

dar görüşlü bir yaklaşımla yorumlanmamalı. Bazen kötü olan iyidir.

Un ruso me dijo "es difícil entender el espíritu ruso".

Bir Rus bana Rus ruhunu anlamanın zor olduğunu söyledi.

Dada mi relación igualmente inestable con el espíritu de la época...

Zeitgeist felsefesiyle olan çalkantılı ilişkimi düşününce...

Tom piensa que su computador está poseído por un espíritu maligno.

Tom, bilgisayarının kötü bir ruh tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.

El auge del espíritu emprendedor que está presente hoy en toda Asia.

bugün tüm Asya'da gördüğünüz girişimciliğin yükselişini açıklayabilir.

El cuerpo y el espíritu son gemelos: sólo Dios sabe cuál es cuál.

Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.

Las matemáticas son la creación más hermosa y más poderosa del espíritu humano.

Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.

Vi al espíritu que descendía del cielo como paloma y permaneció sobre él.

Cennetten bir Ruhun bir güvercin olarak geldiğini ve onda kaldığını gördüm.

Donde tienen una influencia inmensa en la mente y el espíritu de los jóvenes.

kalp ve beyinlere çok büyük etki yapacak emsalsiz gücünü alkışlarız.

Otomana como rehénes principescos, educados con el mismo espíritu musulmán que su amigo, el joven

esir olarak büyüdüer ve Müslüman öğretiler ile eğititildiler

La teoría de la separación de los poderes es atribuida a Montesquieu en su libro "El Espíritu de las Leyes".

Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun "Kanunların Ruhu" adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.

En tanto que el espíritu humano prospere en este planeta, la música en alguna forma viviente se lo acompañará y sostenerá, dándole significado expresivo.

İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.

"¿Qué pasa?" preguntó el Espíritu. "Nada", dijo Scrooge. "No hay nada. Yo vi a un niño cantando una canción de Navidad la noche anterior a mi puerta. Y yo debería haberle dado algo: Eso es todo."

"Sorun ne?" diye sordu Ruh. "Hiçbir şey," dedi Scrooge. "Hiçbir şey. Dün gece kapımda noel şarkısı söyleyen bir çocuk vardı. Ona bir şey vermek istedim: Hepsi bu."

- Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos y, dotados como están de razón y conciencia, deben comportarse fraternalmente los unos con los otros.
- Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos. Ellos son dotados de razón y consciencia, y deben actuar el uno con el otro en espíritu de hermandad.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.