Translation of "Historias" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Historias" in a sentence and their turkish translations:

Nuestras historias no murieron,

hikâyelerimiz ölmedi

Somos criaturas de historias.

Biz hikâyelerin yaratıklarıyız.

Cuenta historias de miedo

korkulu hikayeler anlatırdı

Ambas historias son ciertas.

Her iki hikaye doğrudur.

Él escribió muchas historias.

O, bir sürü hikaye yazdı.

¿Quién escribió estas historias?

Bu hikayeleri kim yazdı?

Me gustan las historias.

Hikayeleri seviyorum.

Le gustan las historias.

O, hikayeleri seviyor.

Nos gustan las historias.

Biz hikayeleri seviyoruz.

Les gustan las historias.

Onlar hikayeleri seviyor.

He escrito muchas historias.

Ben bir sürü hikaye yazdım.

- No te gustan las historias de amor.
- No le gustan las historias de amor.
- No os gustan las historias de amor.
- No les gustan las historias de amor.

Aşk hikayelerinden hoşlanmıyorsun.

Lejos de estas dos historias,

Bu iki hikâyeden de uzakta

Y un 65 % contando historias.

ve yüzde 65'ini hikâye anlatmaya ayırırlar.

Los pensamientos, recuerdos e historias

Düşünceler, anılar ve hikâyeler.

No mediante bromas sino historias.

hikâyelerden geçtiğini keşfettim.

Hoy les contaré dos historias.

Size iki hikaye daha anlatayım.

Todas las historias son interesantes.

Bütün hikayeler ilginçtir.

Es buena inventándose historias interesantes.

İlginç hikayeler uydurmada iyidir.

Siguió escribiendo historias sobre animales.

O, hayvanlar hakkında hikayeler yazmaya devam etti.

Me gustan bastante esas historias.

Bu öyküleri çok seviyorum.

Enseñando que hay ilustraciones de historias

önümüzde hikâyelerin, mitolojik hikâyelerin

Que las historias querían ser lentas

hikâyelerin yavaş okunmasının gerektiğini

Eso me enseñó cómo elaborar historias,

O bana nasıl hikâye oluşturulacağını öğretti

Los que más amaban las historias

Hikâyeleri en çok sevenler daha çok problem çözebilir.

LB: No obstante, Arifeen tenía historias.

LB: Yine de Arifeen'in hikayeleri vardı.

Le contaron historias sobre su vida

Anne adayına onun hayatından hikâyeler anlattılar

Demostramos que nuestras historias tenían valor.

Hikâyelerimizin değeri olduğunu kanıtladık.

Veríamos historias como la de Belle.

yine Belle'ninki gibi hikâyeler görürdük.

Pero al conocerlos, oír sus historias

ama onları tanıyıp hikâyelerini öğrenerek

Ella siguió escribiendo historias sobre animales.

O, hayvanlar hakkında hikayeler yazmaya devam etti.

Estoy muy interesado en esas historias.

- Bu hikayeler çok ilgimi çekiyor.
- Bu hikayelerle çok ilgileniyorum.

Él nos entretuvo con historias graciosas.

O, komik hikayelerle bizi eğlendirdi.

Me gustan las historias de amor.

Aşk hikayelerini severim.

A Tom le encanta contar historias.

Tom hikayeler anlatmayı sever.

A Tom le gustan las historias.

Tom hikayeleri seviyor.

A Mary le gustan las historias.

Mary hikayeleri sever.

Este libro tiene muchas historias cortas.

Bu kitap birçok kısa hikaye içerir.

Tom inventa historias todo el tiempo.

Tom sürekli hikayeler yazar.

Las historias como esa me fascinan.

- Bunun gibi hikayeler beni cezbediyor.
- Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.

De historias mitológicas en frente de nosotros.

çizimlerinin olduğunu göstermekteler.

Voy a contar un par de historias

Öyleyse, arka planımda

Para poder elaborar historias necesitamos más detalles.

Hikâye oluşturmak için biraz daha fazla detaya ihtiyacımız var.

Crecí escuchando las historias de los pastores.

Çoban hikâyeleri dinleyerek büyüdüm.

Podemos voltear la identidad con mejores historias.

Kimliği daha iyi hikayelere dönüştürebiliriz.

Ha sido objeto de muchas historias, cómics,

hikayeye, çizgi romana bir çok şeye konu olmuştur

Esta y esa son dos historias diferentes.

Bu ve şu iki farklı hikayedir.

Me gustan las historias con final triste.

- Hüzünlü sonları olan hikayeleri severim.
- Hüzünlü biten hikayeleri severim.

A los niños les encanta escuchar historias.

Çocuklar hikayeleri duymayı severler.

Contó sus historias de forma muy inusual.

O, öykülerini çok sıra dışı bir şekilde anlattı.

Pero no por qué las historias nos cautivan.

ama neden hikâyelerin cezbedici olduğunu değil.

Es por esto que las historias son poderosas,

İşte bu sebeple hikâyeler güçlüdür

Yo he creado muchas historias de ese tipo.

Bende bu hikâyelerden çok var.

Cartas que llené con historias divertidas y anécdotas

onun eğlenmesi için süslediğim hikâyeler

De que contaba mis historias para hacer reír.

hikayelerimi güldürmek için anlattığımı fark ettim.

Las historias son poderosas, son vívidas, cobran vida.

Hikâyeler güçlüdür, canlıdır ve bir şeyi hayata geçirir.

La arquitectura es el arte de contar historias.

Mimari hikâye anlatma sanatıdır.

Cuentan sus historias eléctricas a amigos y vecinos

ve onları da buna ikna etme konusunda ne kadar hevesli

Y le contaba las historias todos los días.

Her gün ona hikâyelerimi anlatıyordum.

Ella me contó muchas historias de su vida.

Hayatı hakkında bana bir sürü hikaye anlattı.

Pasamos la noche despiertos contando historias de fantasmas.

Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.

Tom les contó muchas historias a los niños.

Tom çocuklara birçok hikayeler anlattı.

Este es un libro de historias para niños.

Bu, çocuk hikayeleri ile ilgili bir kitap.

Pero incluso cuando nuestro compromiso con las historias cambia,

Ama hikâyelerle olan meşguliyetimiz değişse bile

¡Usen las historias en casa, úsenlas en la escuela,

Hikâyeleri evde kullanın, hikâyeleri okulda kullanın,

Esas historias solo tienen sentido aquí en la Tierra.

Hikâyeleri sadece burada, Dünya'da anlamlıdır.

Se cuentan muchas historias sobre el legendario Ragnar Lodbrok.

Efsanevi Ragnar Lodbrok hakkında birçok hikaye anlatılır.

Ha escrito un par de emocionantes historias de detectives.

O, bir dizi heyecanlı dedektif hikâyesi yazdı.

Jack me aburre con las historias sobre su viaje.

Jack gezisi hakkındaki hikayeleri ile beni sıkıyor.

Y creo que muchos tenemos o podemos reconocer historias similares.

Ve bence çoğumuz buna benzer hikâyelere sahibiz ya da aşinayız.

El peligro de un pueblo alfabetizado y de sus historias.

ümmi insanların ve hikâyelerinin tehlikesi.

Así que esta es la estructura de las historias, ¿verdad?

Yani hikâyelerin yapısı bu, değil mi?

Pero en cada rincón me contaba algunas de sus historias.

ama her bir noktada anılarını anlatıyordu.

Y mientras trazo estas líneas, están sucediendo muchas otras historias.

Ve bu çizgileri çizerken, tüm bu hikâyeler ortaya çıkıyor.

Clark Kent es el héroe de las historias de Supermán.

Clark Kent Süpermen hikayelerinin kahramanıdır.

Y contar algunas de las historias más duras de su vida,

ve hayatındaki en zor hikâyelerden bazılarını anlatabilen

Las historias que les conté hoy no son ejemplos al azar.

Bugün size anlattığım hikâyeler sıradan örnekler değil.

Les contamos a nuestros pequeños amigos sobre estas historias de miedo

bizde küçük arkadaşlarımıza bu korkulu hikayeleri anlatmıştık

Y se cuentan historias de cómo cuando los hermanos Wright salían,

Wright kardeşlerin nasıl dışarı çıktığının hikayesi anlatılır

Las historias son los medios con los que navegamos por el mundo.

Hikâyeler dünyaya yön verdiğimiz araçlar.

Y no son solo historias en general con las que estamos sintonizados,

Bu sadece bağlı olduğumuz hikâyeler için geçerli değil

A ti no te gustan las historias de amor, ¿no es cierto?

Sen aşk hikayelerinden hoşlanmıyorsun, değil mi?

Y les comento que las historias como Bassam están en todo el mundo,

Size birbiri ardına yapılan çalışmaları ve dünyanın her yerinden

Pero el hombre también cuenta sobre las guerras e historias de los estadounidenses.

Fakat adam bir de üzerine Amerikanın gireceği savaşları ve tarihlerini de söylüyor

Él había oído historias maravillosas de ciudades de oro y árboles de plata.

O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.

Tom ha escrito bastantes historias cortas, pero todavía no ha publicado un libro.

Tom birkaç öykü yazdı ama henüz bir kitap yayınlamadı.

Las historias son entre 2 y 10 veces más memorables que los hechos solos.

Hikâyeler, tek başına salt bilgiden 2 ile 10 kat daha hatırlanabilir.

Puede que haya miles de otras historias en las que la dieta no funcionó,

Tek başına diyetin işe yaramadığı binlerce başka hikâye olabilir

Y por esto, los libros más influyentes de la historia son las series de historias

Bundan dolayı tarihteki en etkili kitaplar hikâye serileri

Por eso Cocks es escéptico de las historias sobre ataques a grupos sin provocación y por venganza.

Cocks işte bu yüzden, sebepsiz ve intikam amaçlı toplu saldırı hikâyelerine inanmıyor.

- Nadie creyó a Kevin porque él siempre se inventa las historias.
- Nadie le creyó a Kevin porque él siempre inventa cuentos.

O her zaman hikayeler uydurduğu için hiç kimse Kevin'e inanmadı.

Halloween fue traída a Norteamérica por inmigrantes de Europa que celebraban la cosecha alrededor de una fogata, compartían historias de fantasmas, cantaban, y se adivinaban la fortuna.

Cadılar Bayramı Kuzey Amerika'ya, bir şenlik ateşi etrafında hasadı kutlayan, birbirlerine hayalet hikayeleri anlatan, şarkı söyleyen ve fal bakan Avrupalı göçmenler tarafından getirilmiştir.