Examples of using "Leyó" in a sentence and their turkish translations:
- Hepsini okudunuz mu?
- Her şeyi okudun mu?
Tom çok okudu.
O, kitabı okumadı.
Mektubu sadece o okudu.
Kitabı dün okudu.
O, kitabı okumadı.
Dün bu kitabı okudu.
Kitabı okumadı.
O bir sürü kitap okudu.
Tabelayı doğru şekilde okudun mu?
Tom sözleşmeyi dikkatli bir şekilde baştan sona okudu.
Şiiri yüksek sesle okudu.
O, mektubu okur okumaz onu yırttı.
O kitabı başından sonuna kadar okudu.
Bir falcı elimi okudu.
O, şiiri monoton bir şekilde okudu.
Shakespeare'den bir pasaj okudu.
Mary Almanca çeviriyi okudu.
Karima henüz mektubu okumadı.
Dan talimatları okumadı bile.
- O, oturdu ve kağıdı okudu.
- O, oturdu ve gazeteyi okudu.
O, dün en ilginç bir roman okudu.
Tom dün gazete okumadı.
Mektubu defalarca okudu.
O, mektubu yüksek sesle okudu.
İngilizce yazılmış bir kitap okudu.
Tom mektubu yüksek sesle okudu.
Mektubu okurken, o üzgün görünüyordu.
Tom belgeyi yüksek sesle okudu.
Belgeyi yüksek sesle okudu.
O makaleyi tekrar tekrar okudu.
Tom geçen yıl otuz kitap okudu.
O, kitabı sekiz günde okudu.
O, kitabı bir gün içinde okudu.
O bütün gece kitap okudu.
O, bütün gece kitap okudu.
Tom, Mary'ye bir şiir okudu.
Şiiri yüksek sesle okudu.
Sarah'nın okuduğu paragraf ilginçti.
O, mektubu okur okumaz ağlamaya başladı.
O, mektubunu defalarca okudu.
Polis Tom'a haklarını okudu.
O bugün gerçekten uzun bir kitap okudu.
"Savaş ve Barış"ın özetini okudu.
Tom, Mary'nin yaka kartını okudu.
Tom gazeteyi aldı ve manşetleri okudu.
Gerçek şu ki, o, mektubu bile okumamıştı.
Çocuklara eğlenceli bir hikaye okudu.
Tom, Mary'nin ona verdiği kitabı asla okumadı.
Tom üç saatte tüm kitabı okudu.
Tom lisede Gazabın Üzümlerini okudu.
Tom, bu gemi hakkında bir kitap okuduğunu söyledi.
Öğrenci kitabı sınavdan önceki gece okudu.
O sadece on sayfa okurken ben altmış sayfa okudum.
Tom balkona oturdu ve gazeteyi okudu.
O, yanaklarından aşağıya doğru akan gözyaşlarıyla mektubu okudu.
Öğretmen sınıfa İncil'den bir pasaj okudu.
O şiiri sadece bir kez okudu. Onu ezbere bilemez.
O, ona uzun bir mektup yazdı fakat o okumadı.
Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ve son üç sayfasını okudu.
Tom'un birçok dini kitabı var ama o onları hiç okumaz.
O, ona bir şiir okudu.
Hastanede, hemşire ona karısının mektuplarının çoğunu okudu.
Tom Mary'ye bir aşk mektubu yazdı ama o onu okumadı.
Tom bir yerde kısa insanların uzun insanlardan daha fazla uykuya ihtiyacı olduğunu okudu.
Öğretmenime bir aşk mektubu yazdım ve o bunu bütün sınıfın önünde okudu.