Translation of "Miré" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Miré" in a sentence and their turkish translations:

Miré.

Baktım.

Miré a Tom.

Tom'a baktım.

- No miré bajo el sofá.
- No miré debajo del sofá.

Kanepenin altına bakmadım.

Miré por la ventana.

- Ben pencereden dışarı baktım.
- Pencereden dışarı baktım.

Miré en el armario.

Ben dolaba baktım.

Miré a mi alrededor.

Etrafıma baktım.

Yo miré hacia abajo.

Aşağıya baktım.

Miré en todos lados.

Her yere baktım.

Miré fijamente al hombre.

Ben adama baktım.

Miré abajo hacia el mar.

Ben denize baktım.

Miré pero no vi nada.

Baktım ama bir şey görmedim.

Le miré a los ojos.

Onun gözlerine baktım.

Miré sus ojos, grandes y brillantes.

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

Miré alrededor pero no encontré nada.

Etrafa baktım ama hiçbir şey bulamadım.

Miré el calendario en la pared.

Duvardaki takvime baktım.

Miré a Tom a los ojos.

Ben Tom'un gözlerine baktım.

Me senté y lo miré fijamente.

Oturdum ve ona baktım.

Abrí la caja y miré adentro.

Kutuyu açtım ve içine baktım.

La miré fijamente a la cara.

Onun yüzüne baktım.

Miré televisión después de lavar los platos.

Bulaşıkları yıkadıktan sonra televizyon izledim.

Miré alrededor, pero no vi a nadie.

Etrafa bakındım fakat kimseyi görmedim.

Miré a Tom entrar a la cueva.

Tom'un mağaraya gittiğini gördüm.

Miré al animal y el animal me miró.

Hayvana baktım ve hayvan bana baktı.

Miré la televisión después de comer mi comida.

Ben yemeğimi yedikten sonra televizyon izledim.

Miré en el cuarto, y no vi a nadie.

Odaya bakınca, ben orada hiç kimseyi bulmadım.

- Yo miré a otro lado.
- Yo aparté la vista.

Yüzümü yana çevirdim.

Me miré al espejo y no me gustó lo que vi.

Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.

Le miré a los ojos para ver si decía la verdad.

Doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak için gözlerinin içine baktım.

Miré a Tucker, que por esas fechas tenía alrededor de nueve años...

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

Miré por la ventana del garaje y me sorprendió lo que vi.

Garajın penceresinden baktım, gördüğüm beni şaşırttı.

- Cuando le miré a la cara me percaté de que me estaba escondiendo algo.
- Cuando le miré a la cara me di cuenta de que me estaba escondiendo algo.

Yüzüne bakınca benden bir şeyler gizlediğini anladım.

- Eché un ojo por mi alrededor.
- He mirado a mi alrededor.
- Miré a mi alrededor.

- Etrafıma bakındım.
- Etrafıma baktım.

Miré a mi alrededor y vi que era el único coche que estaba en la carretera.

Etrafıma baktım ve onun yolda tek araba olduğunu fark ettim.