Translation of "Miran" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Miran" in a sentence and their turkish translations:

Si miran con detenimiento

Daha yakından bakarsanız

Y todos me miran fijamente.

Herkes bana bakıyordu.

Tom y Mary se miran.

Tom ve Mary bakıştılar.

¿Por qué te miran todos?

Neden herkes sana dik dik bakıyor?

No se miran cara a cara.

aslında yüz yüze gelmezler.

Si hay personas que no miran

eğer ki izlemeyenler varsa

Ambos, Tom y Mary, miran a John.

Tom ve Mary ikisi de John'a bakıyor.

Muchas culturas no miran principalmente a los genitales

Birçok kültür cinsiyet farkını oluşturmak için

Ahora entiendes por qué todavía se miran películas

şimdi anladınız mı filmlerin neden hala izlendiğini

Algunas personas leen el diario mientras miran tv.

Bazı insanlar televizyon izlerken gazete okurlar.

Estas herramientas miran en el tiempo hacia el futuro.

zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

Ambos, Tom y Mary, tan sólo miran a John.

Hem Tom hem de Mary sadece John'a bakıyor.

Pero todos miran 45 grados hacia la dirección del movimiento.

fakat hepsi 45 derece hareket yönüne bakıyor.

Y 3000 personas que miran su reloj, lo es todo.

3000 saat gözleyicisi arasındaki fark paha biçilemez.

Solo miran lo que los medios de televisión les muestran

Televizyon medyasının onlara gösterdiği şeyi izliyorlar sadece

Los hombres jóvenes juegan y los hombres mayores los miran.

Genç erkekler oynar ve yaşlı erkekler izler.

Ni las emociones que sienten cuando miran fotos de su pasado.

ve eski fotoğraflarınıza bakarken hissettiğiniz duygularla ilişkili değil.

Si miran mi trabajo en Internet, verifiquen la sección de comentarios

Eğer beni internetten izlerseniz

- Estas ventanas miran hacia el sur.
- Estas ventanas están orientadas al sur.

- Bu pencereler güneye bakıyorlar.
- Bu pencereler güneye bakıyor.

Si se miran desde lejos, la mayoría de las cosas parecen bonitas.

Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.

Y todos los clientes se dan la vuelta, los miran y se ríen.

tüm müşteriler dönüp size bakıyor ve gülüyorlar.

Estos se miran con sospecha estos días porque fueron escritos cientos de años

Bunlara bugünlerde şüpheyle bakılıyor çünkü yüzlerce yıl

- Quema los ojos que te miran y los corazones que te aguardan.
- Que se quemen los ojos que te miren y los corazones que te esperan.

Sana bakan gözleri ve yolunu gözleyen gönülleri ateş gibi yak.

- A caballo regalado no le mires el diente.
- A caballo regalado no se le miran los dientes.
- A caballo regalado no le mires los dientes.
- A caballo regalado no se le mira el colmillo.
- A caballo regalado, no le mires el dentado.

- Üzümünü ye bağını sorma.
- Beleş atın dişine bakılmaz.