Translation of "Naciones" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Naciones" in a sentence and their turkish translations:

Para liderar naciones, empresas,

Ülkeleri, şirketleri yönetmediler

Con la Mancomunidad de Naciones,

ortak değerleri olduğunu mu düşünüyor?

Y muchas naciones del mundo.

ve dünyanın dört bir yanındaki birçok milletle iyi ilişkilerimiz oldu.

Todas las naciones desean la paz mundial.

Her ulus dünya barışını arzular.

Las Naciones Unidas son una organización internacional.

Birleşmiş milletler uluslararası bir organizasyon.

La disminución del sueño en numerosas naciones industrializadas

Sanayileşen ülkelerde uykunun mahvedilmesi

¿Cuántos países son miembros de las Naciones Unidas?

Kaç tane ülke Birleşik Milletler üyesidir?

El comercio ayuda a que las naciones se desarrollen.

Ticaret milletlerin gelişmesine yardım eder.

Tom trabaja en la Organización de las Naciones Unidas.

Tom Birleşmiş Milletler için çalışıyor.

Una presidenta de la Asamblea General de las Naciones Unidas,

Bir Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Başkanı,

El edificio de las Naciones Unidas fue construido en 1952.

Birleşmiş Milletler binası 1952'de inşa edildi.

Las Naciones Unidas mandaron tropas para intervenir en el conflicto.

Birleşmiş Milletler, anlaşmazlığa müdahale etmek için birlik gönderdi.

Las naciones tienen su ego, al igual que las personas.

Milletlerin, aynı bireyler gibi egoları vardır.

- Las banderas del mundo flamean orgullosas en el cuartel general de las Naciones Unidas.
- Las banderas del mundo ondean con orgullo en la sede de las Naciones Unidas.

Birleşmiş Milletler merkezinde dünya bayrakları gururla dalgalanıyor.

El ejemplo más famoso de esto es la creación de las Naciones Unidas.

Bunun en ünlü örneği olarak Birleşmiş Milletler'in kuruluşu gösterilebilir.

¿Son las naciones la última etapa de la evolución en la sociedad humana?

Milletler insan toplumunda son evrim aşaması mı?

Según estudios de las Naciones Unidas, el derretimiento de la nieve ártica tiene menos

Birleşmiş Milletler araştırmalarına göre, Kuzey Kutbu'ndaki karların erimesi

En cuanto haya naciones soberanas en posesión de un gran poder, la guerra es inevitable.

Büyük güce sahip egemen milletler olduğu sürece savaş kaçınılmazdır.

Durante mi vida, he tenido la gran felicidad de viajar mucho por el mundo y trabajar en muy diversas naciones.

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

El precio de los alimentos está en su nivel más alto desde que la Organización de Comida y Agricultura de las Naciones Unidas comenzó a registrarlos en 1990.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir.

La educación tendrá por objeto el pleno desarrollo de la personalidad humana y el fortalecimiento del respeto a los derechos humanos y a las libertades fundamentales; favorecerá la comprensión, la tolerancia y la amistad entre todas las naciones y todos los grupos étnicos o religiosos, y promoverá el desarrollo de las actividades de las Naciones Unidas para el mantenimiento de la paz.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.