Translation of "Pedirle" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Pedirle" in a sentence and their turkish translations:

- Puedo pedirle ayuda.
- Puedo pedirle ayuda a ella.

Onun yardımını isteyebilirim.

- Deberías pedirle perdón a Tom.
- Deberíais pedirle perdón a Tom.
- Debería pedirle perdón a Tom.
- Deberían pedirle perdón a Tom.

Tom'a özür dilemelisin.

Deberías pedirle disculpas.

Ona özür dilemelisin.

Debo pedirle disculpas.

Ben ona özür dilemeliyim.

- Deberías pedirle consejo a él.
- Deberíais pedirle consejo a él.

Ondan tavsiye istemelisin.

- No necesitamos pedirle que renunciara.
- No necesitamos pedirle que renunciase.

Onun istifa etmesini istememize gerek yoktu.

Fui a pedirle consejo.

Tavsiye için ona gittim.

Puedes pedirle ayuda a él.

Ondan yardım isteyebilirsin.

No tiene caso pedirle ayuda.

Ondan yardım istemenin faydası yok.

Deberías pedirle disculpas a Mary.

Mary'den özür dilemen gerekir.

Puedo pedirle ayuda a Tom.

Tom'un yardım etmesini isteyebilirim.

Creo que deberías pedirle perdón.

Sanırım ondan özür dilemelisin.

Puedes pedirle ayuda a Tom.

Tom'dan yardım isteyebilirsin.

- Deberías pedirle una cita a Mary.
- Deberías pedirle a Mary que saliera contigo.

Mary'ye çıkma teklif etmelisin.

No tiene caso pedirle que asista.

Ondan yardım istemenin hiçbir faydası yok.

Tom debería pedirle disculpas a Mary.

Tom'un Mary'den özür dilemesi gerekir.

No podés pedirle que haga eso.

Onun onu yapmasını isteyemezsin.

Aún necesito pedirle permiso a Tom.

Hâlâ Tom'dan izin istemem gerekiyor.

Andá a pedirle disculpas a Tom.

Git ve Tom'dan özür dile.

Doctor Clark, ¿puedo pedirle un favor?

Dr. Clark, sizden bir iyilik rica edebilir miyim?

Tom debería pedirle consejo a Mary.

Tom, Mary'ye fikir sormalıdır.

Tom decidió pedirle ayuda a Mary.

Tom Mary'nin yardımını istemeye karar verdi.

- ¿Puedes pedirle que me llame?
- ¿Podés pedirme que me llame?
- ¿Puede pedirle que me llame?

Ona beni aramasını rica eder misin?

Debes pedirle el permiso a tu profesor.

Öğretmeninin iznini istemelisin.

Hice eso sin pedirle consejo a nadie.

Onu herhangi birinin tavsiyesini istemeden yaptım.

Tienes que pedirle permiso a tu profesor.

Öğretmeninden izin istemelisin.

¿Podría pedirle que me haga un favor?

Senden bir yardım isteyebilir miyim?

Vine a pedirle un favor a Tom.

Tom'dan bir iyilik istemeye geldim.

Debes pedirle perdón, y hacerlo de inmediato.

Ondan özür dilemelisin, ve bunu derhal yapmalısın.

Tom definitivamente debería pedirle su opinión a Mary.

Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.

- Voy a pedirle un autógrafo. ¿Llevas encima algo para escribir?
- Voy a pedirle un autógrafo. ¿Tienes algo con que escribir?

Onun bir imzasını isteyeceğim. Yazmak için bir şeyin var mı?

Mañana planeo llamar a Tom y pedirle que ayude.

Yarın Tom'la telefonda konuşmayı ve ondan yardım istemeyi planlıyorum.

Deberías pedirle perdón a Tom por lo que dijiste.

Söylediğin için Tom'dan özür dilemelisin.

Tom no tiene intenciones de pedirle disculpas a Mary.

Tom'un Mary'den özür dilemeye niyeti yok.

Al final reunió el valor suficiente para pedirle más dinero.

Ondan biraz daha para istemek için sonunda cesaretini topladı.

No me atrevo a pedirle al jefe prestado el coche.

Patrondan arabasını ödünç almayı istemeye cüret etmem.

- ¿Debería pedirle ayuda a Peter?
- ¿Debería pedir ayuda a Peter?

Peter'dan yardım isteyeyim mi?

- Creo que deberías disculparte con ella.
- Creo que deberías pedirle perdón.

- Ben ondan özür dilemen gerektiğini düşünüyorum.
- Sanırım ondan özür dilemelisin.

Si de verdad te gusta Mary, deberías pedirle que salga contigo.

Mary'den gerçekten hoşlanıyorsan, ona çıkma teklif etmelisin.

Tom previno a Mary de que John intentaría pedirle dinero prestado.

Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.

¿Conoces a Tom lo bastante bien como para pedirle que haga esto?

Tom'u bunu yapmasını isteyecek kadar iyi tanıyor musun?

- ¿Puedo pedirle su consejo en algo?
- ¿Puedo pedir tu consejo en algo?

Bir şey hakkında tavsiyeni sorabilir miyim?

Tom debería pedirle perdón a Mary por no haber llegado a tiempo.

Zamanında gelmediği için Tom Mary'ye özür dilemelidir.

Tom no tuvo el valor de pedirle un aumento a su jefe.

Tom'un patronundan zam istemeye cesareti yoktu.

Tom no tuvo más opción que pedirle a Mary que le ayudara.

Tom'un Mary'nin ona yardım etmesini istemekten başka şansı yoktu.

Tom llamó a Mary para pedirle ayuda en la venta de pastelitos.

Tom Mary'yi fırın satışında onun yardım etmesini rica etmek için aradı.

Kate le rompió el corazón al pedirle de forma grosera que se marchase.

Kate kaba şekilde gitmesini isteyerek onun kalbini kırdı.

Tengo un amigo chino y me gustaría pedirle que me dé lecciones de chino.

Çinli bir arkadaşım var ve bana Çince dersleri vermesini rica etmek istiyorum.

No tengo el coraje de pedirle a mi jefe que me preste su auto.

Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemeye cesaretim yok.

No me puedo creer que vayas a pedirle a Mary que se case contigo.

Mary'nin seninle evlenmesini isteyeceğine inanamıyorum.

Deberías pedirle perdón a tu padre por no haber llegado a tiempo a la cena.

Akşam yemeği için zamanında eve gitmediğin için babandan özür dilemelisin.

¿Qué te hace pensar que Tom está planeando pedirle a Mary que se case con él?

Tom'un Mary'nin onunla evlenmesini planladığını sana ne düşündürüyor?

Tom no tiene el valor para pedirle a Mary que le preste su cámara de vídeo.

Tom'un Mary'den video kamerasını ona ödünç vermesi için isteme cesareti yok.

Tom piensa que Mary debería pedirle perdón a John por no hacer lo que había dicho que haría.

Tom, Mary'nin yapacağını söylediğini yapmadığı için John'a özür dilemesi gerektiğini düşünüyor.