Translation of "Podían" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Podían" in a sentence and their turkish translations:

Ellos solo podían escuchar.

Onlar sadece dinleyebildiler.

No podían parar de sonreír.

Onlar gülümsemeyi durduramadı.

Se podían contar con una mano.

Bir elin parmakları kadar.

Ellos podían montar y disparar bien.

Onlar iyi ata binebiliyor ve iyi ateş edebiliyorlardı.

Que ellos solo podían imaginar cuando crecían.

bizim tatmamızı sağladılar.

Estaba tan oscuro que apenas podían ver.

O kadar karanlıktı ki onlar güçlükle görebiliyorlardı.

Cuando parecía que las minifalda no se podían acortar más, descubrieron que también se podían acortar por arriba.

Mini etekler daha kısa olamaz gibi göründüğü zaman, onların yukarıdan kısaltılabileceklerini öğrendiler.

Porque sabía que las cosas podían hacerse mejor.

çünkü işlerin daha iyi olabileceğini biliyordum.

Terreno y podían guiar al resto del ejército.

Ordunun geri kalanına rehberlik ediyorlardı.

Amaban autofelicitarse cuando podían decir de un niño:

deyip kendimi parçalamaya devam edebilirdim.

Los guardias podían oír todo lo que decían.

Muhafızlar onların söylediği her şeyi duydular.

Y muchos pacientes, simplemente, no podían manejar sus sentimientos

Hastaların birçoğu hisleriyle başa çıkamıyordu.

Y no podían estar más lejos de mi realidad

ve benim gerçekliğimden ve oynamayı hayal ettiğim rollerden

Leonardo Da Vinci, cuyos académicos no podían ser elogiados.

Akademisyenlerin öve öve bitiremediği Leonardo Da Vinci bu işte

Tom y Mary no podían mover el pesado tronco.

Tom ve Mary ağır bagajı taşıyamadı.

Los alumnos fingieron que no podían oír al profesor.

Öğrenciler öğretmeni duyamamış gibi davrandı.

Estaba tan oscuro que ellos casi no podían ver.

Öyle karanlıktı ki neredeyse göremiyorlardı.

Los soldados no podían hacer nada hasta la primavera.

Askerler bahara kadar hiçbir şey yapamadı.

Solo 7 afirmaron que podían hablar muy bien otro idioma,

sadece 7'si bir başka dili çok iyi konuşabildiğini söyledi.

Ellos no estaban seguros de si podían venir o no.

Gelip gelemeyeceklerinden emin değillerdi.

Pero nunca tuve que aprender qué compuestos podían fabricar mis células

fakat hücerlerimin hangi bileşimleri üretebileceğini ve bu reaksiyonların

Superadas en número, las fuerzas francesas en su camino sólo podían retroceder.

Yollarındaki sayıca fazla Fransız kuvvetleri sadece geri çekilin.

Algunos batallones de infantería podían reunir solo un tercio de su fuerza.

Bazı piyade taburları sadece toplanabilir güçlerinin üçte biri.

Los empresarios no podían devolverles a los bancos el dinero que les debían.

İşadamları bankalara borçlu oldukları parayı geri ödeyemedi.

Él creyó que los negros podían ganar su lucha por derechos iguales sin violencia.

O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.

Tom sufría de la ilusión de que los extraños podían oír sus pensamientos. Por supuesto que es una tontería.

Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.