Examples of using "Producen" in a sentence and their turkish translations:
Bu topraklar az ürün verir.
Günlük alışkanlıklarımız üretiyor.
aynı uyuşturucu etkisini yapıyor.
bunların nadir ve değerli çıktıları olacaktır
Kötü arkadaşlar kötü meyve taşır.
bu onların atık ürünü olan diğer kayaları oluşturur.
Boş yerler en iyi yankıları üretir.
Gaydalar çok garip bir ses çıkarırlar.
Bu tarlalar kaliteli ekin üretir.
Sivrisineklerin şarkılarını nasıl yaptıklarını araştırmak istedik.
çıkan zerrelerle kontağımızı önlemeye çalışıyoruz.
Güneş ve Ay, gelgitlere sebep olur.
Birçok genç, bu cihazların su buharı ürettiğini
Tropik yağmur ormanları oksijen üretir karbondioksit tüketir.
Bir gecede ortaya konabilen sistemler bütünü.
buna rağmen Marmara Denizinde tsunami oluşmaz
Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.
Zenginlere satacak çiçek yetiştirirlerse geçinip giderler.
bazı tırtıllar yine bit gibi sırtında şekerli bir salgı üretiyor
Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde