Translation of "Propias" in Turkish

0.030 sec.

Examples of using "Propias" in a sentence and their turkish translations:

Tengo mis propias razones.

Benim kendi nedenlerim var.

Saca tus propias conclusiones.

Kendi sonucunuzu çizin.

Escribimos nuestras propias canciones.

- Biz kendi şarkılarımızı yazıyoruz.
- Kendi şarkılarımızı kendimiz yazarız.

- La naturaleza nunca infringe sus propias reglas.
- La naturaleza nunca infringe sus propias leyes.
- La naturaleza nunca quebranta sus propias reglas.
- La naturaleza nunca quebranta sus propias leyes.

Doğa kendi kanunlarını asla çiğnemez.

¿Ansían defender sus propias creencias,

Kendi inançlarınızı savunmayı mı arzulamalıyız,

Quisiera compartir algunas experiencias propias.

kendi bazı tecrübelerimden bahsetmek istiyorum.

Ella hace sus propias pilchas.

O bütün elbiselerini kendisi yapar.

Ella cultiva sus propias verduras.

O, kendi sebzelerini yetiştirir.

Puedo pelear mis propias peleas.

Kendi mücadelemi kendim verebilirim.

Él no tiene ideas propias.

Onun kendi fikirleri yok.

Con sus propias palabras de autoestima.

size meydan okumak istiyorum.

La revolución tiene sus propias leyes.

Devrimin kendi yasaları vardır.

Tom necesita pagar sus propias deudas.

Tom'un kendi borçlarını ödemesi gerekir.

Él debía pagar sus propias deudas.

O, kendi borçlarını ödemek zorunda kaldı.

Soy responsable de mis propias acciones.

Ben kendi yaptıklarımdan sorumluyum.

De manera complementaria a nuestras propias experiencias.

geliştirmeye başlamak için harika bir yerdeyiz demektir.

Y a hacer mi propias investigaciones independientes,

garajım ya da yatak odam dahil her nerede olursa olsun

Él es consciente de sus propias faltas.

O, hatalarının farkındadır.

Tomás se ríe de sus propias bromas.

Tom kendi esprilerine gülüyor.

Ella le estranguló con sus propias manos.

O, çıplak elleriyle onu boğdu.

Para luego pasar a crear producciones originales propias.

ve kendi içeriklerini yaparak büyüdüler.

Para sus propias campañas en Rusia y Alemania.

Rusya ve Almanya'daki kendi kampanyaları için giderek

Estoy interesado en crear mis propias páginas web.

Kendi web sayfamı yapmakla ilgileniyorum.

Soy bastante mayor para tomar mis propias decisiones.

- Kendi kararlarımı verebilecek yaştayım.
- Kendi kararlarımı alacak kadar büyüdüm.

Es lo trivial de las propias arrogancia y vergüenza.

Değerimizin ve bilincimizin önemsizliği.

La casa que él construyó con sus propias manos.

kendi elleriyle yaptığı ev.

A menudo él se ríe de sus propias bromas.

Kendi esprilerine sık sık güler.

Es difícil aplastar una mosca con tus propias manos.

Bir sineği çıplak elinle ezmek zordur.

Yo dudo de todo, incluso de mis propias dudas.

Her şeyden şüphe duyarım, kendi şüphelerimden bile.

La cultura de la droga tiene sus propias reglas.

İlaç kültürünün kendi kuralları vardır.

Gente que existía en el centro de sus propias vidas.

kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.

Sin que tengan que viajar fuera de sus propias comunidades.

topluluklarından ayrılmak zorunda değiller.

Una mentalidad revelada en las propias sagas de los Vikings.

Vikinglerin kendi efsanelerinde ortaya çıkan bir zihniyet.

Así que inventé mis propias capas, y me envolvía en ellas.

Bu nedenle kendime bir pelerin yaptım ve iyice içine saklandım.

Ningún pájaro vuela demasiado alto si vuela con sus propias alas.

Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.

No está bien intentar imponer las ideas propias a los demás.

Fikirlerinizi başkaları için zorlamaya çalışmamanız gerekir.

Si vas a dudar de todo, al menos duda de tus propias dudas.

Her şeyden şüpheleneceksen, en azından şüphenden şüphelen.

Siempre tuviera información actualizada sobre la ubicación y la fuerza de sus propias fuerzas ...

her zaman kendi kuvvetlerinin yeri ve gücü hakkında güncel bilgilere sahip olmasını sağladı ...

Estos días queremos que nuestros hijos tomen sus propias decisiones pero esperamos que nos satisfagan.

Günümüzde çocuklarımızın kendi başlarına karar almalarını istiyoruz ama o kararların hoşumuza gitmesini umut ediyoruz.

Si Dios no existe en nuestro mundo, entonces crearé a Dios con mis propias manos.

Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.

A Roger le gustaba escribir canciones. También le gustaba tocar sus propias canciones en el escenario.

Roger şarkı yazmayı seviyordu. Aynı zamanda kendi şarkılarını sahnede söylemeyi de seviyordu.

Una empresa que está lejos de ser institucionalizada, solo tiene sus propias leyes y está cerrada al exterior.

Kurumsallıktan uzak,sadece kendi yasaları olan,dışarıya kapalı bir şirket.

Permitir que los robots tomen sus propias decisiones puede ser peligroso, ya que pueden ponerse en contra de su dueño.

Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.

Parece que los aviones de la marina tuvieron un grave desatino con la navegación y bombardearon sus propias tropas por error.

Donanma jetlerinin navigasyonda önemli bir bozumu vardı ve onlar yanlışlıkla kendi askerlerini bombaladılar gibi görünüyor.

Un error que cometen a menudo los jóvenes es el de comenzar a aprender demasiadas lenguas al mismo tiempo, porque subestiman sus dificultades y sobrestiman sus propias capacidades para aprenderlas.

Gençlerin sık yaptığı bir hata da; zorluklarını hafife alıp, kendi yeteneklerini de gözlerinde büyütürek aynı anda birçok dili birden öğrenmeye başlamaları.