Translation of "Altında" in Arabic

0.016 sec.

Examples of using "Altında" in a sentence and their arabic translations:

Bu gökyüzü altında

تحت هذه السماء

Altında yatan basitti:

كانت النظرية بسيطة:

Sanat dalının çatısı altında.

يندرج تحت عنوان الفن.

Kelimelerin altında parmağımı gezdirirdim

تركت إصبعي يجول تحت الكلمات.

Trenin altında ray olmadığını,

ملاحظة أنه لا يوجد خط سكة حديد تحت القطار

Baskı altında çalışmayı öğrendik.

تعلمنا أن ندرس تحت الضغط.

Soygunculuğa karşı koruma altında

فهي مؤمنة ضد السرقة،

Daha birçoğu toprağın altında

المزيد تحت الأرض

Beyaz kedi ağacın altında.

القط الأبيض تحت الشجرة.

Balık kayaların altında saklanıyor.

- السمكة تختفي تحت الصخور.
- السمكة تختبىء تحت الصخور.

(Cameron Ernst - Bu gökyüzü altında)

(كاميرون إرنست – تحت هذه السماء)

Erkekliklerini kanıtlama baskısı altında yaşamayacak.

لن يكون على الذكور ضغط في إثبات رجولتهم.

Bakalım altında ne var? Yok.

‫فلنر ما بأسفل هذه الصخرة.‬

Tehdit altında olan çeşitler arasında

تضم هذه النوعيات المهددة الـ بلود كلينج،

Değerlendiren gözlerin baskısı altında tıkandım.

اختنقت تحت ضغط هذه العيون التقييمية عليّ.

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

لأن منطقة الغسق في خطر.

Ayrıca su altında olmaktan hoşlanmıyorum.

كما أنني لا أحب أن أكون مغمورة في المياه.

Buzun altında ana kayalar olur.

حسناً، تحت الجليد يوجد الصخر الصلب

Bölücü söylemin altında neler yatıyordu?

ماذا تخفي كل تلك اللغة المثيرة للانقسام؟

Uzun süredir su altında olduğumdan,

‫بقيت تحت الماء لوقت طويل،‬

Güneşin altında oturmama rağmen üşüdüm.

مع انني كنت جالساً تحت الشمس، ولكن كنت أشعر بالبرد.

TV uzaktan kumandası kanepenin altında.

جهاز تحكم التلفاز تحت الأريكة.

Hastanın hayatı tehlike altında idi.

حياة المريض كانت بخطر

Bu şartlar altında çalışmak istemiyorum.

لا أريد أن أعمل في ظل هذه الظروف.

Yatağımın altında bir canavar var.

هناك وحش تحت سريري.

Yatağımın altında bir öcü var.

هناك بعبع تحت سريري.

Masanın altında bir sepet vardır.

توجد سلة تحت الطاولة.

Sami Leyla'nın büyüsü altında kaldı.

وقع سامي تحت سحر ليلى.

- Onun altında çalışmaktansa istifa ederim.
- Onun emri altında çalışmaktansa işi bırakmayı tercih ederim.

أفضل أن أستقيل بدلا من أن أعمل تحت إدارته.

Bu gökyüzü altında her şey altından

كل شيء ذهبي تحت هذه السماء

Günlük besin alım miktarının altında olan

الذين يستهلكون أقل من الكمية اليومية الموصى بها

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

‫ولكن واقع الأمر أن عناكب الرتيلاء‬ ‫تعيش في جحور تحت الأرض.‬

Bir vatozun, ayağının altında yüzdüğünü görüyor.

ورأى سمكة اسيتغراي تطوف تحت قدميه.

Eğer küresel ısınmayı kontrol altında tutamazsak

ذهب مع وزرائه في جولة غطس تحت الماء هناك حرفيًا.

Gerildiklerinde, baskı ve tehdit altında olduklarında,

‫عندما تشعر بالتوتر والضغط والتهديد...‬

Yaydıkları ışık altında kitap bile okunabilir.

‫يكفي ضوؤه للقراءة عليه.‬

Baloncuklar, ışıkların altında yol gösterici oluyor.

‫في الضوء،‬ ‫تعمل الفقاقيع كمنارة...‬

Centenario Stadyumu'nun bayrakları altında beceriyorlar seni.

إنّهم يتغوّطون على علمنا في استاد "سينتيناريو"؟

Bakın, bunun altında bir şey var.

‫انظر، ثمة شيء أسفلها.‬

Buz tabakası altında suyun saklı olduğu,

هو أنه هناك ماء سائل مخفي داخل الصفيحة الجليدية،

Yahu insanlar göçük altında kalmış olabilir

قد يكون الناس تحت دنت

Onu fethettiğin yabancıların koruması altında bırakır.

تركه تحت حماية الأجانب كنت غزا.

Ve altında yatan bu gerginliği anlatacak.

وستتحدث عن هذا الضغط القامع في الأسفل.

"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.

‫قلت: "حمدًا لله أنها بأمان.‬ ‫إنها أسفل الصخرة."‬

Ama bunun altında, buraya gelebilmek için

‫لكن وراء ذلك،‬ ‫تكمن مقدرة ذلك الحيوان المذهلة‬

Bu koşullar altında biz başarılı olamayız.

في هذه الظروف ، لا يمكننا النجاح.

- Kedi masanın altındadır.
- Kedi masanın altında.

القط تحت المائدة.

Yatağımın altında bir hilkat garibesi var.

يوجد وحش تحت سريري.

Hava sıcaklığı bugün bile sıfırın altında.

حتى اليوم درجة الحرارة تحت الصفر.

Bu tavsiyenin altında yatan teori nedir?

ماذا ينتج عن هذه النصيحة؟

Sami yastığının altında bir silahla uyudu.

- كان سامي ينام و تحت وسادته مسدّس.
- نام سامي و تحت وسادته مسدّس.

Tom, Mary'nin elini masanın altında tuttu.

أمسك "توم" بيد "ماري" تحت الطاولة.

Araştırmacılar bu ön yargıları laboratuvar koşulları altında,

وجد الباحثون وحللوا هذه التحيزات في مختبر،

Fakat doğru koşullar altında o anıyı düzenleyebiliriz.

ولكن عند توافر الظروف الملائمة يمكننا أن نعدل هذه الذاكرة.

Onun altında olmadığımız için uğurlu yıldızlarınıza şükredin.

‫لحسن حظك‬ ‫أننا لم نكن أسفله.‬

Şu anda bedenim iflas etme tehlikesi altında.

‫أنا معرّض الآن لخطر التوقف الكامل‬ ‫لأجهزة جسمي عن العمل.‬

Bu ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

‫تجعلها مضيئة في الأشعة فوق البنفسجية.‬

Bu, ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

‫تجعلها مضيئة في الأشعة فوق البنفسجية.‬

Güneşin altında bırakılmış süt kabı gibi kokuyordu.

كانت مثل وعاء حليب تُرك في الشمس.

Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.

‫بصر صغار الفقمات أفضل تحت الماء.‬

Parlak dolunayın altında... ...ailesinden normalden fazla uzaklaşıyor.

‫تحت ضوء القمر المكتمل،‬ ‫يبتعد عن والديه أكثر من المعتاد.‬

Stres altında nasıl kırıldığını çok iyi biliyorlar.

لكيفية تكسر الألمنيوم والمعدن والبلاستيك تحت الضغط

Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?

- هل القطة فوق الكرسي أم أسفله ؟
- هل القطة فوق الكرسي أم تحته؟

Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum.

رأيت فتاة واقفة تحت الشجرة.

Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı.

كان أبي وأمي جالسين تحت شجرةٍ.

Sami yastığının altında bir tabanca ile uyuyordu.

كان سامي ينام بمسدّس تحت وسادته.

çünkü onun altında başka bir hikâye daha var

لأن هناك قصةٌ أخرى أيضًا وراء تلك القصة.

Böylece, aşırı ısınma tehlikesinin iki derece altında kalabiliriz.

ولذلك لكي نبقى تحت درجتين من هدف الاحترار.

O tarafa gidebiliriz. Ağaçların altında korunaklı kalmayı deneyebiliriz.

‫يمكنني سلوك ذلك الاتجاه.‬ ‫سأحاول الحصول على بعض الحماية ‬ ‫أسفل الأشجار.‬

Yüzey altında neler olduğu hakkında bir fikir verir.

يعطينا فكرة عمّا يحدث أسفل السطح.

Ve Mark'ın çıplak, sadece bir çarşaf altında yattığı,

ووصلت إلى جناح العناية المشددة المُشرق،

Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.

‫سبب توهّج العقارب عند تعرضها‬ ‫للأشعة فوق البنفسجية لا يزال غامضًا.‬

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

‫نظر الزقة متكيف مع صيد السمك تحت الماء.‬

Bir hamsterin ihtiyaç duyabileceği her şey elinin altında.

‫كل ما يحتاج إليه الهامستر موجود هنا.‬

Bizi alevli güneşin altında pişirecek çılgın sıcaklık dalgaları.

موجات حر مجنونة تطهونا تحت الشمس الساطعة.

Burada buz tabakası altında tabanda genellikle su oluyor.

يوجد أحياناً ماء في قاعدة الصفيحة الجليدية هنا

Altında mükemmel bir tünel ağı olduğu iddia edildi

ادعى أنه شبكة نفق ممتازة تحتها

Çünkü elimizin altında Google denen bir şey var

لأن لدينا شيء يسمى جوجل

Altında dört atı öldürüldü ve şahsen İmparatorluk Muhafızlarının

كان لديه أربعة خيول قتلت تحت قيادته ، قاد شخصياً آخر هجوم محكوم عليه بالفشل من قبل

Yüksek komuta güveninden yoksundu, ancak İmparatorun gözetimi altında

كان يفتقر إلى الثقة في القيادة العليا ، ولكن تحت إشراف الإمبراطور ،

1799'da Soult , Zürih Muharebesi'nde Masséna'nın komutası altında

في عام 1799 أسس سولت نفسه كواحد من أفضل قادة الفرق في فرنسا ،

Benim emrim altında, düşmandan kaçan bir adam öldürülmedi.

تحت قيادتي ، لم يقتل رجل واحد هربًا من العدو.

Ve çoğu zaman toprağın altında ne olduğunu bilmiyoruz.

وفي معظم الوقت لا نعرف ما تحت الأرض.

, Amerika kıyıları sular altında kalacak ve Güney Amerika'da

المستحيل العيش فيهما فيما ستختفي ولاية فلوريدا تماماً

Bir maratonu 2 saatin altında koşan ilk insan.

أول رجل يكمل ماراثون أقل من ساعتين.

Günlük hayatlarımızda nasıl çevremizin etkisi altında kaldığımızla da alakalı.

بل يتعلق الأمر أيضًا بكيفية تأثرنا في حياتنا اليومية.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

‫هذه المنطقة العامرة بالعشب الطازج‬ ‫الذي لا ينمو في ظلال الغابات‬