Translation of "Eğitim" in Arabic

0.030 sec.

Examples of using "Eğitim" in a sentence and their arabic translations:

Dedim ki ''Eğitim, eğitim, eğitim.''

قلتُ "التعليم، التعليم، التعليم."

Eğitim güçtür.

التعليم قوّة.

Eğitim alırken

بينما كنتُ أدرس في المعهد الديني

Kaçınız eğitim almanın

كم منكم مقتنع

Benim eğitim hastanemde,

حسنًا، بالعودة إلى تدريسي في المستشفى،

Ve eğitim sistemimizi değiştirme,

الذي أمدني بالغرض و الرسالة من تغيير نظامنا التعليمي،

Eğitim sistemimize ket vurulması

ضرب نظامنا التعليمي

Dün hiç eğitim görmedim.

لم أدرس على الإطلاق بالأمس.

Yıllar boyu askeri eğitim dahil olarak çok iyi bir eğitim aldı.

تلقى سنوات من التدريب العسكري المكثف وتلقى تعليما ممتازا

Ayrıca kişisel gelişim, finansal eğitim

كما أن لديهن تطورهن الشخصي،

Eğitim fakirlikten çıkmanın tek yolu.

الدراسة هي الوسيلة الوحيدة التي ستبعدهم عن الفقر.

Eğitim mutlu olmalarının tek yolu.

الدراسة هي الوسيلة الوحيدة للسعادة.

Iyi bir eğitim alabilmeleri için

حيث يمكنهم الحصول على نوعية تعليم جيدة

Eğitim seviyesi de yükseldi. Şimdi...

أصبح التعليم متاحاً أكثر. الآن، في الواقع...

Bu yüzden, eğitim çok önemli.

لذا، التعليم مهم جدًا.

- Burada çalışabilirsin.
- Burada eğitim görebilirsiniz.

- يمكنك أن تدرس هنا.
- بإمكانك المذاكرة هنا.

Bir devlet okulunda eğitim gördü.

تعلم في مدرسة عمومية.

Lise öğrencileri sınıfta eğitim görüyorlar.

طلاب المدرسة الثانوية يذاكرون في الفصل.

Sami, doktorası için eğitim aldı.

درس سامي من أجل شهادة الدّكتورا.

Ve o eğitim benim hayatımı değiştiren, belki de en faydalı eğitim olmuştu.

وغيرت هذه الدورة حياتي، وربما أصبحت هي الدورة الأكثر فائدة.

Çocuklarının iyi bir eğitim almasını ister.

يريد للأطفال أن يحصلوا على تعليم جيد.

Bu gerçekten korkutucu bir eğitim anıydı.

الآن، كانت هذه لحظة تعليمية مخيفة حقًا.

Eğitim; seçenekler, uyum yeteneği, güç demek.

‫ويمكن أن يعني أيضا انخفاض الانبعاثات.‬

Gençler bize çıraklık, iş başında eğitim

يطلب منا الشباب التدريب المهني،

Eğitim seviyesini ve standart yaşam şeklini

والمحافظة على مستويات تعليمية

Uzay aynı zamanda eğitim araştırma, astronomi

الفضاء أيضا مصدر لانهائي من الإلهام،

Ama bırakın da çocuklarımız eğitim görsün

لكن دع أطفالنا يتلقون التعليم

Eğitim Danışmanlık Şirketi kurdum. Üçüncü sınıfta.

أنشأت شركة الاستشارات التعليمية. في عامي الجامعي الثالث.

En önemli kısım eğitim, buradan çıkmayacağım.

أهم جزء هو التعليم، ولن أخرج من هناك.

Bu eğitim sisteminin revize edilmesi lazım.

لابد من مراجعة نظام التعليم هذا.

Eğitim, yaşamın en temel yönlerinden biridir.

التربية هي واحد من أهم مظاهر الحياة.

Ve o cemiyetin eğitim kolu reisliğini üstleniyor.

وتولى رئاسة الذراع التعليمي بها.

Iyi bir eğitim almalıdır, kültürle donatılmalıdır, bezenmelidir.

يجب أن يحصل على تعليم جيد، أن يتثقف،

Temel eğitim ilkeleri, işte o zaman atılmıştır.

مبادئ التعليم الأساسية، وضعت في تلك الظروف.

İyi eğitim almış, beyaz ırktan bir erkeğin

من المستحيل لذكر أبيض متعلم جيدًا أن يفهم

Yüzlerce kişiye ileri üretim alanında eğitim verdik.

دربنا المئات والمئات من الأشخاص على الصناعة المُتقدمة.

Eğitim alanlar, robotlardan önce daha iyi öğreniyordu.

يتعمل المتدربون بشكل أفضل مما فعلوه قبل وجود الروبوتات.

Üniversite'de eşitsizlik ve ırk hakkında eğitim veriyorum

إذا، أنا أدرس طلاب الجامعة عن عدم المساواة والعرق في التعليم،

Eğitim sistemine eleştiri olarak balyoz indiriyordu resmen

تم تنزيل مطرقة الزلاجة رسمياً كنقد لنظام التعليم

Bu Zoom u kullanmaya Milli eğitim zorlamadı

لم يجبر التعليم الوطني استخدام هذا التكبير

Bir de Steve Jobs'ın eğitim kısmına bakalım

دعونا نلقي نظرة على قسم التدريب في ستيف جوبز

Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.

- مستوى التعليم في العالم مخيب للآمال.
- التعليم في هذا العالم يُخيِّبُ آماليْ.

Ama bizim eğitim sistemimiz devamlı solu çalıştırıyor.

إلا أن نظامنا التعليمي يشغل الفص الأيسر دائمًا.

Milli eğitim bakanı da bu konuyu konuşmak üzere 81 il milli eğitim müdürünü acil toplantıya çağırmış

دعا وزير التربية الوطنية 81 مديرا إقليميا للتربية الوطنية إلى اجتماع عاجل لمناقشة هذه القضية

Temelinin eğitim olduğunu öğretmesiyle güçlü bir araç olabiliyor.

في تعريفنا أن التعليم هو جوهر المجتمع.

[Eğitim sizi daha iyi bir gelecek için güçlendirir.]

[تمكنك الدراسة من الحصول على مستقبل أفضل.]

Eğitim ve öğretime önem veren bir müdür yardımcısı

مساعد مدير يهتم بالتعليم والتدريب

, ilk günden itibaren ülkenin önceliğinin eğitim olduğunu açıkladı

زايد ان اولوية الدولة هي التعليم. بحيث تتمكن البلاد من

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri canhıraş bir şekilde çalışıyorlar.

يعمل مسؤولو وزارة التعليم الوطني بلا هوادة.

- Sami İslam eğitimi aldı.
- Sami İslami eğitim gördü.

درس سامي الإسلام.

Altı gün boyunca 1. Maarif Kongresi’ni yapıyor. Eğitim Kongresi.

لمدة ستة أيام، يخطط لمؤتمر المعارف الأول. مؤتمر التعليم.

Işte o zaman Cumhuriyet'te esas olacak bütün eğitim ilkeleri,

مبادئ التعليم التي ستكون أساس للجمهورية،

Çünkü her çocuk eğitim için eşit hakkı hak eder.

كل طفل له الحق في التعليم.

Başarılı, iyi eğitim almış, beyaz ırktan Amerikalı bir erkektim.

كنت ذكرًا أمريكيًا ناجحًا ومتعلمًا.

Eğitim kadınlar ve çocukları için daha sağlıklı bir hayat,

‫أمن مالي أفضل,‬

Yani aslına bakarsanız profesyonel eğitim böyle olamaz mı acaba?

بمعنى آخر ، ألا يمكن للتعليم المهني أن يكون كذلك؟

Eğitim sistemimizde ki bazı eksikliklerden bir tanesi de bu

هذا واحد من بعض أوجه القصور في نظامنا التعليمي.

Aynen böyle, eğitim sisteminde sağ taraf fazla geliştirilmediği için

هكذا بالضبط، لأن الفص الأيمن لا يطور أكثر في نظامنا التعليمي

- Sami, İslam okumaya başladı.
- Sami İslami eğitim almaya başladı.

بدأ سامي بدراسة الإسلام.

Finansal kaynağı düşük olan okullar kalitesiz araç gereçle eğitim veriyor,

تتعامل المدارس ذات الموارد المنخفضة مع تجيهزات أقل جودة،

Ama ne zamandan beri eğitim iş sahibi olmaktan ibaret oldu?

لكن منذ متى كان هدف التعليم الحصول على وظيفة؟

2030 yılına gelindiğinde her genç okula gitsin, öğrensin, eğitim alsın

نريد أن يكون كل شاب في المدرسة، يتعلم ويتدرب،

Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

للآباء الحق الأول في اختيار نوع تربية أولادهم.

O yüzden çok daha fazla nitelikli eğitim kurumuna ihtiyacımız var.

لذلك لا نزال بحاجة إلى إقامة المزيد من نظم التعليم الكفء.

Jason Whitlock, bu kültüre ait olan müziğin, tavrın, tutumun eğitim karşıtı,

جيسون ويتلوك يقول أن هذه الموسيقى وتصرف هذه الثقافة

Daha iyi bir iş ve daha iyi bir eğitim için değildi;

ليس لنيل وظيفة أفضل أو تعليم أفضل

Eğitim, saldırıların önlenmesi ve insanların yaşadığı alanlarda dolaşan kedilerin takibi üzerine çalışıyor.

‫تُركّز جهوده على الدراسة،‬ ‫منع الصراع وتعقب القطط الهائمة‬ ‫في المساحات البشرية.‬

Bay Suziki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

السيد. سوزوكي أقنع إبنهُ بالتخلي عن خطتهُ للدراسة بالخارج.

Bay Suzuki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

السيد. سوزوكي أقنع إبنهُ أن يُسقِط خطتهُ للدراسة بالخارج.

Birliklerin komutanlığı da vardı . Eski eğitim hocası Soult, sıkı bir disiplin uyguladı ve adamlarını sıkı bir şekilde eğiterek

فرض سولت ، مدرب التدريب القديم ، انضباطًا صارمًا ودرب رجاله بقوة ، وحصل

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

‫كثرة الفرائس تجعل هذا المكان مثاليًا لتدريب‬ ‫نمر صغير على الذود عن نفسه.‬